banner388

Ayla filminin senaristiyle keyifli röportaj

​​​​​​​Türk sinemasında çektiği Ayla isimli filmle ses getiren senarist Yiğit Güralp ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Ayla filminin senaristiyle keyifli röportaj

​​​​​​​Türk sinemasında çektiği Ayla isimli filmle ses getiren senarist Yiğit Güralp ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

07 Mart 2018 Çarşamba 10:17
Ayla filminin senaristiyle keyifli röportaj

Samsun haber - Son dönemde Türk sinemasında en çok ses getiren, sinemaseverlere 2 saat boyunca inanılmaz anlar yaşatan, hemen herkesi salondan yaşlı gözlerle çıkartan yapımlardan biri olan Ayla filminin senaristi Yiğit Güralp ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

1-    Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz, senaristliğe neden ve nasıl başladığınız? 

İstanbul Bakırköy merkezde doğup büyüyen bir çocuktum. Ülkemizin müzisyenleri ve sinemacıları ağırlıkla Bakırköy’den çıkar biliyorsunuz. Şu meşhur akıl hastanesine yakın olduğumuz için sanıyorum Evimize yürüme mesafesinde 5 sinema vardı. 90’larda AVM sinemaları da eklenince Bakırköy’ün merkezi adeta dar alanda bir sinemalar semtine dönüştü. Daha 5-6 yaşlarında annem her hafta sonu çocuk sineması kuşağına götürürdü. Bir banka armağan ediyordu biletleri. Türk filmleri gösteren Sayanora’da komşularımızla kalabalık şekilde Gırgıriye gibi coşkulu filmleri izlediğimizi hatırlıyorum. Sonra dönemin ünlü Hollywood filmlerine abimlerin arkadaşları giderken onların peşine takılıp gitme devri başladı. Ardından kendim gitmeye başladım 14 yaşımdan itibaren. Bazı açılardan zor bir hayatımız vardı. Sinemaya atıyordum kendimi. Orada ışıklar sönünce dış dünyada yaşadığım her şeyi unutabiliyordum. Bu sadece sinemada mümkün olabiliyordu. Bu bende bir tutkuya dönüştü. Lise yıllarımda harçlığımı çıkarmak ve aileme destek olmak için çalışmaya başladım. Harçlığımı son kuruşuna kadar kitaplara, kasetlere, sinemaya harcardım. İyi de bir TV seyircisiydik o yıllarda. Bu kadar çok kanal yoktu ama TV’ler de böyle çöp değildi. Nitelikli, iyi içerikler izliyorduk. Tüm bunlar birleşti, müzik, edebiyat ve sinema tutkum beni senaryosu güzel, müzikleri sevilen filmler üretme noktasına getirdi.  

2-    Senaryo yazmak isteyenler nasıl bir yol izlemeli bu konuda bizlere tavsiyeleriniz var mı? 

Senaryo yazmak isteyenlerden ziyade, yazmak isteyenler diyelim. Yazmak için iyi bir okuyucu olmak gerek. İyi bir okuyucu olmadan iyi bir yazar olmak mümkün değildir diye düşünüyorum. Senaryo yazmak içinse okumak yetmiyor. Film izlemek gerek. Çok izlemek gerek. Aynı filmleri tekrar tekrar izlemek gerek. Bunu hep söylüyorum; 17 yaşına gelmiş bir genç 2.000 kadar film izlemediyse senaryo yazarı olması biraz zor. Bale gibi piyano gibi erken başlamak gerek. Evet eğitimle ya da sonradan bazı teknik bilgiler öğrenilebiliyor ama kurgu açısından, filmi kurarken rübik kübü bozup bozup yeniden yapabilmek gibi bir otomatik kabiliyete sahip olursunuz çok film izleyerek. 

3 - Ayla filmini yazmaya sizi sevk eden şey neydi nasıl karar verdiniz, sonuçta yaşanmış bir olayı anlatıyorsunuz, yazarken zorlandığınız bölümler oldu mu?

Dünyada on yıllık dilimlere yayılan trendler var.  2010’lu yıllar başladığında dünyada ana akım sinemada biyografiler en parlak dönemini yaşamaya başladı. Çünkü robotlar ve süper kahramanların hikayelerini anlatırken gelişen teknoloji artık dönem atmosferi yaratmakta da çok büyüleyici sonuçlar veriyordu. Seyirci ne kurgularsanız kurgulayın sonunu tahmin ediyor ve yaratılan hikayelerle tatmin olmuyordu. Ama gerçek hikayelere saygı duyuyordu. Kariyerimde kurgu hikayeye biraz ara vermeyi düşünmeye başladım. Buna paralel olarak hikaye anlatımında 50’li yıllar ve öncesi de öne çıkmaya başladı. Hiç anlatılmayan Kore Savaşı bazı Marvel çizgi romanlarında fon olarak kullanılmaya başladı. Yine aynı dönemde Kore filmleri ve dizileri ülkemizde uyarlanmaya başladı. Ben boğazın öte yanından bu yanına akıntı varsa bunun tam tersinin de olabileceğine inananlardanım. Türk insanının anlatılacak hikayesi bitmiş, senaristlerimizin yeni hikayeler yaratma yeteneği son bulmuş gibi sürekli Güney Kore uyarlamaları yapılmasına da kızıyordum. Bizden bir hikaye arayışlarımı bu da tetikledi. Tüm bunlar birleşince Ayla’nın hikayesiyle karşılaşmam ve filmini yapmaya karar vermem gecikmedi. Zorluk kısmına gelince; bir filmi yapmaya karar verince, onu seyirciyle buluşturacak koşulları oluşturmak filmleri yazmaktan daha büyük yaratıcılık istiyor. Ben filmlerimin sadece yazarı değilim çünkü, aynı zamanda yaratıcı yapımcısıyım. Doğru yönetmen, doğru ekip, doğru oyuncu kadrosu. Ben bunlarla ilgili çalışırken öyle yoruluyorum, öyle tatsız şeylerle, egolarla, insanlarla uğraşıyorum ki geriye dönüp baktığımda filmi yazmak bana çocuk oyuncağı geliyor doğrusunu söylemek gerekirse.  


4 - Ayla filmi ile ilgili gerek sosyal medyadan gerekse çevrenizden nasıl geri dönüşler aldınız, filmin Oscar’a aday olamamasını neye bağlıyorsunuz?

Öncelikle Kore Gazilerimiz gündeme geldi. Şehitlerimizin aileleri yeniden seslerini duyurma imkanı buldu. Buluşmalar oldu. Haklarında haberler haber dosyaları yapıldı. Döneme dair eğrisiyle doğrusuyla her siyasi görüşten pek çok yazı kaleme alındı. 120 dakikalık film belli yerlere odaklanır ve diğer her detayı anlatamaz ama yarattığı etki her detayı gündeme getirir ve konuşulur kılar. Bunlar filmimizin yarattığı bir hareket alanıydı ve bu anlamda en güzel geri dönüşler bunlardı. Seyircinin filme olan ilgisi malum. 6 milyona yakın biletli seyirci demek, ülkemizdeki her 12 kişiden biri bu filmi izlemek için sinemaya gitmiş demek. Bu müthiş. Defalarca gidenler de oldu tabi. Oscar ise ayrı bir dinamik. Bizim çok sevdiğimiz filmler orada da ille çok beğenilecek diye bir durum yok. Çok büyütülüyor. Yapımcı da bu konuda gayrı ciddi bir hava estirdi maalesef. Daha aday adayı olduğumuz halde adaymışız gibi konuşmalar, röportajlar verildi. Ben bunlardan uzak durdum biliyorsunuz. Beni kendi seyircimizin ilgisi yeterince mutlu ediyor. Dünyada da filmimizi izleyen insanlar olduğunu ve beğendiklerini biliyorum. Zaman zaman onların yorumları ve mesajları da beni manen çok mutlu ediyor. 

5 - Şuan üzerinde çalıştığınız başka bir proje var mı?

Pek çok filme birden çalışıyorum. Halen hayatta olan, kitapları Hollywood’a uyarlanmış ünlü bir İngiliz Edebiyatçının kitabını uyarlıyoruz. İki ayrı ülkeden 3 farklı yapımcının iş birliğiyle hayata geçiyor. Yazar olarak benimle çalışmak istediler. 2018 ortalarında duyurulacak. Bunun dışında Arzu Film ile birlikte bazı çalışmalarımız var. En güncel filmim olan Sarıl’ı ise daha bu hafta duyurduk. 


6 – Bize biraz yeni filminiz Sarıl’dan bahseder misiniz?

Sarıl; Sınav, Uzun Hikaye ve Ayla’dan sonra dördüncü filmim olacak. Geçtiğimiz yıl İstanbul Beykoz’da düştüğü sondaj deliğinden kurtarılan Kuyu Köpek’in hikayesinden ilham alarak yola çıktığım bir film. Dünyada da The Hug ismiyle gösterime girecek. “Kuyunun Dibinde de Olsan Umudunu Kaybetme” cümlesiyle yola çıkıyoruz. Yapılan iyilikleri ve güzel şeyleri çok çabuk unutan bir yapımız var. Kuyu Köpek için verilen mücadeleyi sinema ile ölümsüzleştirmek istememin bir nedeni de bu. Hayvanlara uygulanan şiddetin son derece utanç verici görüntülerine tanık oluyoruz. Emre Oskay ve İlkem Şahin gibi çok kıymetli, pırıl pırıl, insan gibi insan iki yapımcıyla çalışıyorum.  Ben bu yönetmenlik topuna girmeyi pek istemiyordum ama onlar sağ olsunlar bu işi böyle yapalım dediler.  Filmlerinin her şeyini sen tasarlıyorsun sonra sen yönetmeyince bu konu tartışmalı hale geliyor, artık kendi filmlerini kendin yönet dediler. Her filmimi ben yönetemem çünkü bu zaman da alan bir iş. Ama bundan sonra bazı filmlerimi ben yöneteceğim, bu da başlangıç olacak, Allah utandırmasın. 

Son Güncelleme: 07.03.2018 18:11
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ORHAN BAŞOĞLU 2018-03-08 08:16:09

Babam korede savaştığı ıcin ve aylayı anlatırdı.Ta ogünden aklımdan çıkmadı.ayla için sandık yaptık onu sandığa koyup getirecektik derdi.Subaylar izin vermedi dedi.Filmini yapanlara teşekkür ederim.