banner388

İnsanoğlu fıtratı gereği hep özgür olmak ve özgür kalmak ister.

Bu, devlet ve millet olarak da olmazsa olmazlarımızdandır.

Bu dünyada gülün olduğu yerde dikenin de olması kaçınılmazdır.

Âşık Sümmani’nin dediği gibi: “Dünyada gönüle bulamadım mekan,/Nerde bir gül görsem etrafı diken.

Güle varmak istiyorsanız dikene de katlanmalısınız.

Zira her şey zıddıyla kaimdir.

Vatan Şairi Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’nde ne güzel anlatmış özgürlüğün ılşımını: “Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet/Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten.” Hürriyet o kadar büyüleyici bir duygudur ki esaretten kurtulduğunuzda, bu sefer de bir anda onun esiri olursunuz. Zîra özgürlük su gibi aziz, ekmek kadar mübarektir.

Dünyada üç kıtaya adalet ve merhamet dağıtan bu aziz millet, her zaman hürriyeti baş tacı etmiştir.

Bunun içindir ki bazen Selçuklu, bazen Osmanlı, bazen de Türkiye çatısı altında Dandanakan’da, Malazgirt’te, Kosova’da, Niğbolu’da, Çanakkale’de, İnönü’de ve Sakarya’da kanının son damlasına kadar savaşmış, gerektiğinde de yurt için seve seve ölmüştür.

İstiklal Marşı, “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Türk Milleti’nin adeta zümrüd-ü anka misali küllerinden doğuşunun ve yeniden dirilişinin sembolüdür. Zira İstiklâl Marşı’nı doğuran, İstiklâl Harbi’dir.

Türk Milleti’nin azim ve kararlılığı olmasaydı bu marş da olmazdı.

Dünya devletlerinde birçok marş, zaman içinde değişse de İstiklâl Marşı bir asırdan beri hiç değişmemiştir; bu millet târih sahnesinde kaldıkça değişmeyecektir de. Çünkü o, millîleşmiş bir ruhun somut hâlidir. Devirler değişse de millî ruhlar ilelebet bakidir.

Milletimizin bir nevi özgürlük manifestosu (bildirisi) olan İstiklâl Marşı, vatanımızın ve vatandaşımızın dinî ve millî değerlerini muhafaza ve müdafaa ederek, sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşayacağının kararlılığını bütün dünyaya haykırmaktadır

“İstiklâl Marşı” memleketimizin işgal yıllarında, tabiri caizse nalla mıh arasında kaleme alınmıştır. Her şeyin tepetaklak gittiği ve tutsaklığın an meselesi olduğu böyle zorlu bir süreçte böylesine ümit var bir marş yazmak, halka ve Hakk’a olan güvenin de göstergesidir.

Mehmet Âkif’in “O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lâzım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir ‘İstiklâl Marşı’ yazdırmasın!” sözleri, “Milletimiz o badirelerden bir daha geçmesin.” anlamı taşımaktadır.

Biz de Mehmet Âkif’in bu anlamlı temennisine katılıyor, onun ifadesiyle “Allah bir daha bu millete İstiklâl Marşı yazdırmasın!” diyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti devlet-i ebed müddet olsun.

Biz ki özgürlük ateşini tutuşturduk tutsaklık çırasıyla.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.