banner388

Anneler susuyor, ensest devam ediyor

Uzman Psikolog Şengül Demirsoy Böcü, Türkiye’de ensest ilişkinin yüzde 40’ın üzerinde açıklanan istatistiki bilginin gerçeği yansıttığını düşündüğünü ve annelerin sustuğu için ensestin devam ettiğini söyledi.

Anneler susuyor, ensest devam ediyor

Uzman Psikolog Şengül Demirsoy Böcü, Türkiye’de ensest ilişkinin yüzde 40’ın üzerinde açıklanan istatistiki bilginin gerçeği yansıttığını düşündüğünü ve annelerin sustuğu için ensestin devam ettiğini söyledi.

12 Eylül 2017 Salı 10:29
Anneler susuyor, ensest devam ediyor

Samsun HaberEnsestin, yüzyıllardan beri var olan ve hemen hemen her toplumda görülen bir sorun olduğunu ifade eden FBM Tıp Merkezi Uzman Psikolog Şengül Demirsoy Böcü, “Özellikle Yunan mitolojisine baktığımızda ensest ilişkiler dikkati çekmektedir. Ensest, Amerikan Sağlık, Eğitim ve Koruma Bölümü'nün, 1980 yılında yaptığı tanımına göre aile içinde ana-baba figürüne, gücüne ve otoritesine sahip bireylerin çocuğu cinsel anlamda istismar etmesi olarak kabul edilmektedir. Başka bir tanıma göre ise ensest, birbiriyle evli olanlar dışındaki aile üyeleri arasında sözlü-sözsüz, fiziksel, görsel, her türlü erotik davranış olarak kabul edilmektedir. Yani ensest sadece cinsel ilişki anlamına gelmemektedir. En geniş tanımıyla ensesti, taciz ve taciz eden kişinin, cinsel açıdan uyarılması ve tatmini için çocuğa ya da gence yönlendirilmiş her türlü fiziksel ya da fiziksel olmayan sistematik davranış ve şiddet olarak tanımlayabiliriz. Ensestte taciz edenin kan bağının olması her ne kadar temel kriter gibi görünse de, çocuk üzerinde anne baba gibi otoritesi, saygınlığı ve güç ilişkisi bulunan, enişte, üvey baba ya da üvey abi gibi akraba ve hısım grubu da ensest tanımında taciz edenler arasında yerini alır. Ensestte esas belirleyici olan aslında güç ilişkisidir. Yani yaş, kuşak, fiziksel ya da zihinsel yeterlilik konusunda daha güçlü pozisyonda olan tarafın, daha zayıf ve daha güçsüz olan tarafa yönelik cinsel şiddet uygulamasıdır” dedi.

ANNELER SUSUYOR, ENSEST DEVAM EDİYOR

Türkiye’de ensest ilişkinin sıklığının oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Böcü, “Yapılan araştırmalarda her ne kadar yüzde 40 şeklinde bir oran verilse de bana göre bu oran oldukça fazladır. Bilinen ensest ilişkilerin yanında bilinmeyenleri, konuşulmayanları düşündükçe bu oranın aslında ne kadar yüksek olduğunu söyleyebilirim. Yıllar süren meslek hayatım boyunca sayısını bilmediğim kadar ensest ilişki hikayeleri dinledim. Sessiz tanık dediğimiz annelerin çaresizliklerini ve yetersizliklerini gördüm. Tacize uğrayanların çoğunluğu kız çocuklarıydı. Ancak erkek çocuklarının da tacize uğradıklarını gördüm. Kimi taciz devam ederken geldi bana, kimi de babası ya da dayısı öldükten sonra gelebildi. ‘Bu yükü daha fazla taşımak istemiyorum sizinle paylaşmak istiyorum’ diyerek başladı hikayesini anlatmaya. Kimisi torun sahibi olduktan sonra ağlayarak anlattı amcasının kendisini nasıl tehdit ederek taciz ettiğini, kimi evlendikten sonra eşiyle geldi, ‘ben eşimle cinsel hayatımda sorunlar yaşıyorum’ diyerek. Cinsel sorunun altından küçük yaştayken abisinin taciz öyküsü çıktı tabi. Kimisi kız kardeşine babasının dokunmasını istemediği için kendisini feda ettiğini anlattı. ‘Küçük kız kardeşime dokunmazsan sesimi çıkarmam’ diyerek razı olmuş yıllar süren babasının tacizine, cinsel istismarına. Yıllar sonra yatalak olan babasına bakmak istemeyişi bu nedenleydi. Kızının eşi tarafından taciz edildiğini bilmesine rağmen susan anneler dinledim. ‘Hocam nereye gideriz, ne yaparız? Bu duyulursa utancımızdan kimsenin yüzüne bakamayız diye sustum’ hep diyen sessiz tanık anneler. Anneme anlattım bana inanmadı, ‘dayına iftira atıyorsun diyerek dövdü beni annem, ben de yıllarca sustum, ta ki üniversiteye gidip kendimi kurtarana dek sürdü bu taciz’ diyen genç kızların öyküsünü dinledim. O kadar çoktu ki bu öyküler, o kadar çaresiz ve acizdi ki insanlar ve o kadar yetersizdi ki kurumlar ve hukuk sistemi” diye konuştu.

ENSEST HALA BİR TABUDUR VE KONUŞULMASI NEREDEYSE YASAKTIR

Ensestin çok boyutlu bir sorun olduğunu ifade eden Böcü, “Ensest vakaları ile karşılaşan ve çalışan rehber öğretmen, sınıf öğretmeni, psikiyatrist, çocuk doktoru, çocuk cerrahı, çocuk psikiyatristi, adli tıp uzmanı, halk sağlığı uzmanı, hakim, ebe, savcı, polis, avukat, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, sosyolog ve sivil toplum kurumu çalışanlarının bilgi ve görüşlerine başvurulduğunda Türkiye’de ensestin ne kadar yaygın olduğu gün yüzüne çıkacaktır aslında. Ancak bana göre, ne toplum ne de yetkililer bu gerçekle yüzleşmeye hiç de istekli ve açık değiller. Çünkü bu sorun hala bir tabudur ve konuşulması neredeyse yasaktır. Annenin diz kapağından tahrik olabileceğini söyleyen, 6 yaşındaki küçücük kızlarla evlenilebileceğini söyleyen, sözde din adamı kılıklı insanlara toplumun sessiz kalması, bir tepki vermemesi de bu kapsamda oldukça düşündürücüdür. Ensest çok boyutlu bir sorundur. Bizler bugüne kadar tek bir boyutunu bile ele alıp konuşabilmiş değiliz daha. Sorunun çözümü ancak sorunu kabullenmekle başlar elbette” şeklinde konuştu.

AİLELER ENSESTİ SAKLAMA EĞİLİMİNDELER

Ensestten istismarın genel olarak doğrudan cinsel ilişkiyle başlamadığını belirten Böcü, “Öncelikle dokunma, okşama gibi tacizlerle başlar. Tacizler bazen uzun süre sadece bu şekilde devam ederken çoğu zaman da anal ya da vajinal tecavüze kadar gider. Bazı ender vakalarda da cinsel saldırının doğrudan tecavüzle başladığı bilinmektedir. Saldırganlar genellikle mağdurun boyun eğmesi, itaat etmesi ya da direnç göstermemesi için ödül verme ya da sıklıkla korkutma ya da tehdit etme yollarını kullanmaktadırlar. Korku ve tehdit nedeniyle mağdur yaşadıklarını kimseye anlatamamakta, anlatsa bile çoğu zaman kimsenin ona inanmayacağını düşünmektedir. Mağdurun istismarı ifade edememesinin bir başka nedeni de, saldırganının çocuğun güvendiği bir yakını olması ve olayın genellikle çocuğun kendini güvende hissetmesi beklenen evinde, hatta kendi yatağında yaşanıyor olmasıdır. Mağdurun bu durumdan kurtulabilmesi için kendisini güvende hissedebileceği başka kişilere, özellikle de annesine ya da güvenilir başka ortamlara ihtiyacı vardır. Ensestin açığa çıkmasını engelleyen en önemli unsurlardan biri de namus anlayışının neden olduğu toplumsal baskıdır.  Çocuğun yaşamış olduğu taciz ve tecavüz, mağdurun ailesi tarafından bir namus meselesi haline getirildiğinde yaşadığı mağduriyete rağmen ne yazık ki çocuklar suçlanabilmektedir. Ensest, cinsel saldırının ötesinde, maalesef toplum tarafından mağdur ve ailesinin namusunun kirlenmesi olarak algılanmaktadır. Bu nedenle aileler ensesti saklama eğilimdedirler. Taciz edenler de, olayın açığa çıkmasını engellemek için toplumun bu namus anlayışından yararlanmakta ve namus kavramı içine saklanmaktadırlar. Saldırganlar çoğu zaman olayın gizli kalabilmesi için mağdurun kızlığını bozmadan ve hamile bırakmadan tacizine devam etmektedir. Peki bu saldırganlar nasıl kişilerdir, pedofili hastaları mıdır? Sanılanın aksine ensest saldırganlarının çoğunlukla pedofilik oldukları düşünülür ancak genellikle saldırganlar pedofil olmadıklarını ifade ederler. Her zaman fiziksel şiddete başvuran, öyle sanıldığı gibi alkolik ya da madde bağımlısı kişiler olmadıklarını, gündelik yaşamlarını sürdürmelerini engelleyen herhangi bir psikolojik problemleri olmadığını ve hatta aslında doğruyu ve yanlışı ayırt edebildiklerini belirtirler”

EKONOMİK GÜÇ ENSESTİN GİZLENMESİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR

Ensestin gelişmişlikle ya da az gelişmişlikle bir alakasının olmadığını ifade eden Böcü, “Ancak geri kalmış toplumlarda taciz, baskı ya da rızaya dayalı olmayan, tecavüz yoluyla yaşanan ensest ilişkiler çok daha yaygındır. Üstelik bunların bir kısmı, ne yazık ki, adet, gelenek, görenek ya da töre kılıfı altında meşrulaştırılmıştır. Ensest ilişkide eğitim ya da sosyoekonomik düzey de fark etmemektedir. Her eğitim ya da sosyoekonomik düzeyden insanda görülebilmektedir. Ancak yüksek sosyoekonomik düzeydeki ailelerde ensest fark edildiğinde, sorun yargıya ya da kurumlara yansıtılmadan, ailenin kendi imkanlarıyla durumu bir an önce örtbas ettiği görülmektedir. Yani ekonomik güç ensestin gizlenmesini kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda ensest olaylarının gerçekleştiği aileler daha çok düşük sosyoekonomik düzeyde ailelerde görülüyor gibiyse de, bu durum düşük gelir gruplarından ailelerin toplumun genelinde daha fazla sayıda olmasıyla açıklanabilir. Ensestte yaş sınırı da yoktur. Kız çocukları daha fazla olmak üzere her yaştan kız ve erkek çocuğu enseste maruz kalabilmektedir. Taciz edenlerde de herhangi bir yaş sınırı yoktur. Çok genç yaşlardan çok ileri yaşlara kadar ensestin sürdüğünü görebilmekteyiz”

ENSEST KARŞISINDA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Ensestin oldukça büyük ve karmaşık bir sorun olduğunun altını çizen Böcü, “Belki aile içi cinsel istismarı tamamen ortadan kaldırmamız mümkün olmayabilir. Ancak istismar karşısında iyi işleyen bir sistem geliştirdiğimiz takdirde, özellikle anneleri ve aile bireylerini bu konuda eğitip bilinçlendirdikçe, hukuk sitemini yeniden gözden geçirip, hukuk çalışanlarının farkındalığı arttırıldığında, ruhsal değerlendirmelerin alanında uzman olan kişilerce yapılması sağlandığında, sağlık kurumlarında psikolog, çocuk doktoru, çocuk psikiyatristi, adli tıp uzmanı ve sosyal hizmet uzmanının birlikte çalıştığı çok disiplinli merkezler oluşturulduğunda ve okullardaki rehber öğretmenler bu yönde eğitildiğinde Türkiye’deki ensest sorununun çözümünde yol alabiliriz. Aile içi şiddet ve cinsel istismarla mücadele konusunda çalışmaları olan sivil toplum kuruluşlarının tanıtılması, tanınması ve desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı, ensest mağdurlarının ve yakınlarının ensesti açığa çıkarmak için güvenebilecekleri bir yol olduğu da öğretilmelidir”

Son Güncelleme: 12.09.2017 17:57
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.