banner388

Önce, “marketçiler!” dendi. “Marketçiler yükseltiyor fiyatları!”
Doğru! Hakikaten de her şey marketlerde daha pahalı.

Üstelik de her markette farklı fiyatlarla karşılaşıyorsun.
Ve sözünü ettiğimiz de sıradan, temel ihtiyaç sayılacak sebze, meyve…
İnsan adını anmaya çekiniyor ama…
Hadi burada bir kereliğine ki “bir kereden bir şey olmaz!” denmişti, bir kereliğine adını analım; sözünü ettiğimiz patates, soğan; ara sıra ıspanak, pırasa falan.

Patlıcan yok! Sakın! Hem mevsimi de değil patlıcanın.
Öyle et falan de değil yani sözünü ettiğimiz.
Zaten böyle giderse bazı gıdalara “mutlu azınlık” ulaşabilecek sadece.
Marketçiler yükseltiyorsa fiyatları, gidip mahalle pazarından almaktı en iyisi.
Doğru, pazarda marketlerden biraz daha uygun fiyatlar. Poşet de bedava!
Seçime hazırlanan belediye başkan adaylarıyla karşılaşıp tanışma ihtimalin de var pazarda. Sen adayları tanımıyor olsan bile ekipten biri kolundan tutup,“Bak başkanımız!” diyor. Sen de elindeki poşetlerle durup bakıyorsun. Çevresindeki kalabalıktan yaklaşıp bir şey sorma şansın yok ama…Mesela yaklaşıp, “Nasıl olacak bu fiyatlar?” gibi bir şey sorma şansın yok ama onlarla orada karşılaşmak da iyi bir şey. Seçimden sonra bu şansın da olmayacak.                                          Hatta yanlarına bile yaklaşamayacaksın.
Geçen haftalarda ben de pazara gittim, fiyatları yükselten marketçileri protesto etmek için.
Bir  curcuna  pazarda.  Bağrış çağrış…“Geel geel!... Natürel… Yerli bahçe, kendi bahçemizden!”Kışın ortasında ne bahçesi, ne yerli bahçesi!
Alacaklarımı alıp geldim.
Sultan, aldıklarımı dolaba yerleştirirken beni çağırdı mutfağa. Poşeti açıp sordu,
“Bu ne?” “Mandalina!”“Bunların bir kısmı çürük, bir kısmı lekeli!”
“Yapma ya! Eğilip baktım poşetin içine. Hakikaten öyle.“Kabul etmiyorum!” dedim.

“Neyi kabul etmiyorsun?”“Benim aldığım mandalina bu değildi. Tezgahta çok iyi gözüküyordu. Üstelik de pazarcı poşete seçerek koydu.”
“Doğru, seçmiş; ama çürüklerini seçmiş sana.”“Vay anasını!” “Limonlar da kurumuş!”
“Şener Şen’in ‘Züğürt Ağa’ filmindeki limonlar gibi desene!”
Bir poşet limonun hepsini birer birer kestim. Bütün gücümle sıkmama rağmen bir iki damla su ya çıkıyor ya çıkmıyor limonlardan. Bir kısmı da ceviz büyüklüğünde...

Tezgahta  hiç o büyüklükte limon yoktu, nereden bulup koymuşlar poşete onları?
“Sen bir daha pazara falan gitme,” dedi Sultan. “Nereye gideyim?” “Hiçbir yere!”
“Gitmem zaten,” dedim.

“Pazarcıların da tıpkı marketçiler gibi fiyatları yükselttikleri söyleniyor haberlerde.”        
İthalat olduğu sürece, Üretim baltalandığı sürece enflasyonun artmaması mümkün değil.”  ‘Çiftçi üretimden tamamen uzaklaştırıldı’  Ekonomi yönetimi üreticiyi sübvanse etmek, desteklemek yerine,  İthal etmenin yolunu seçti.

Biz yurt dışından getirerek daha ucuza mal edeceğiz’ Ayçiçeği yağındaki temel fiyat artışındaki asıl neden de bu. Yurt dışındaki adam, Sen ayçiçeği üretmiyorsun. Bana gebesin’ Yani çiftçi desteklenmediği müddetçe,  İthalat desteklendiği sürece, Yüksek gıda enflasyonu ile karşı karşıya kalmaya devam ederiz.Hayat boşlukları affetmez. Siz üretemezseniz, Sizin yerinize gelir başkaları üretir!

Yani? Yani marketçi, pazarcı, tanzim satış noktası derken olan bize, vatandaşa oluyor…

İşte öyle bir an geliyor ki “yetti artık!” diye patlıyor insan.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
adnan Sezer 2021-12-07 20:35:28

Aç gözlü olmayalım. Kimse birşey gütürmüyor kefenden başka.