Mehmet YAZICI
Neresinden başlasam bilmiyorum!
Malum, konumuz Atakum!
Samsun’un tek CHP’li belediyesi…
Haliyle diğer 16 ilçeye örnek olacak nitelikte hizmetlere imza atması lazım!
El mahkum!
Bunu da yapıyor zaten…
Başkan Cemil Deveci zor koşullarda özellikle de sosyal belediyecilik anlamında güzel hizmetler veriyor!
***
Ama gelin görün ki….
Başkan Deveci tek başına bir adam…
Önde yok arkada yok!
Çok çok değerli isimler de var yanında ama maalesef O, kimseye güvenmiyor!
Ağzı yanmış, demek ki!
Aradan üç yıl geçmesine rağmen hala bir ekip kuramıyor!
***
Öte yandan,
Belki de bu yüzden Atakum Belediyesi kurumsallaşmaktan da şiddetle imtina ediyor!
Kaçınıyor bundan!
Daha çok bir aile şirketi gibi yönetiliyor!
Bunu da becerebilse amenna!
Altı kaval üstü şeşhane…
(Burada kaval 3. Kat, 6. Kat da şeşhane oluyor)
Ee! Haliyle bu durumda ortaya bir sürü abuk-subuk işler çıkıyor!
***
İsterseniz önce iğneyi kendimize batıralım mı?
Mesela, Atakum Belediyesinden, son dönemde basın kuruluşlarına ne kadar para aktarıldı bilen var mı?
Ve kimlere, ne karşılığında ödendi bu paralar?
Rakamları duyarsanız aklınız uçuklar!
***
Bu konu neden beni gerdi, önce onu anlatayım!
Bir süredir benimle ilgili bazı iddialar dolaşıyor!
Ki, canımı fena halde sıkan iddialar bunlar!
Kimlerin ortalığı karıştırdığını da biliyorum…
Malum; Denizde kum bizde düşman!
***
Ancak günün sonunda bu kavgadan kimlerin zararlı çıktığını görünce siz de anlayacaksınız bu çakalların kim olduğunu!
Fena halde sinirlendim!
Kızılcık sopasını kaptım geliyorum çünkü!
***
Biz, yerel basının desteklenmesinden yanayız…
Bu konuda sayısız girişimlerde de bulunduk…
“Yerel basın sizin gözünüz, kulağınız, diliniz…
Bunlara sahip çıkın, destekleyin” diyoruz…
Ama birileri meğer bizi yanlış anlamış!
Birkaç medya kuruluşuna, kıçı kırık bir gazeteciye belediyeyi peş keş çekin demiyoruz…
Ama maalesef bunlar atı nalıyla, deveyi havuduyla götürmüş!
Ulan, yağma hasanın böreği mi, el insaf!
***
Samsun Gazeteciler Cemiyeti olarak Atakum Belediyesi ile birlikte birçok ortak etkinliğe imza attık… Doğru…
Kitap Fuarı bunlardan biri…
Edebiyat Günleri…
Ataol Berhamoğlu, Nevzat Çelik, Ahmet Telli…
Okur -Yazar buluşmaları…
İsmail Saymaz…
Ama bütün bu etkinlikler kuruş para harcamadan, harcatmadan yapıldı…
Ya da en azından biz tek kuruş almadık yani…
Alan varsa bilmiyorum…
Bazen, bazı özel konukların konaklama giderleri belediye bütçesinden karşılandı…
Hepsi bu!
***
21 Mart Dünya Şiir Günü nedeniyle
Kuzey Kültür Evi, Edebiyat Nöbeti ve Samsun Gazeteciler Cemiyeti…
Ortak bir etkinlik düzenliyoruz…
Atakum Belediyesi 6. Katında asansör beklerken yanıma geldi…
Engelli de bir torunu var…
Gazeteci desen değil…
Biz “İnsan” diye selam veriyoruz…
Ne kokar ne bulaşır cinsten!
Belki üç beş kuruş kaparım diye her gün böyle torunuyla belediyeleri gezip duruyor!
Bu da dilenmenin başka bir türü!
Bana soran olursa da "yardımcı olun diyorum"
İhtiyacı var ki, buralara kadar geliyor!
Asansör önünde dedi ki; “Başkan ne yapıyorsun?”
“Dünya şiir günü için bir etkinlik yapıyoruz” dedim.…
Yeşillik olsun diye “Şiir okuyacağız” diye de ekledim…
Ne dese beğenirsiniz?
“Şiiri kaça okuyacaksınız?”
!!??
***
Öyle bir dokundu ki, içime oturdu desem yeridir!
Pek çok dostuma anlattım!
O pis, kinaye ile sırıtan kellenin ne demek istediğini anlamamak için aptal olmak lazım!
Söyleyenin değeri beş para etmese bile o cümle çivi gibi çakıldı beynime!
“Şiiri kaça okuyacaksınız?”
Allah sizi inandırsın, o gece düşünmekten sabaha kadar uyuyamadım!
Ama iyi ki de uykusuz kalmışım;
Çünkü bizden başka herkesin şiiri parayla (!) okuduğunu da böylece anladım!
***
Gazetecilik içgüdüsüyle,
Atakum Belediyesinde şiiri parayla okuyanların peşine düştüm haliyle…
Sonunda buldum…
Öyle şeyler çıktı ki ortaya,
Yazı dizisi olacak nitelikte…
***
Ee! Madem en günahsız benim!
“İlk taşı ben atayım” dedim…
Taşlar geliyor, bekleyin!
***
