banner388

“Müslüman mısınız?” diye bir soru sorulduğunda hepimizin ortak cevabı klişeleşmiş iki kelimeden ibaret olan “Elhamdülillah, Müslümanım.”

Her seferinde “yüzde bilmem kaçı Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Cümlesiyle  karşılaşıyoruz.

Din insanın ve insanlığın yaşamını düzenleyen kurallar bütünü ise din aidiyeti de bu kuralları somut bir şekilde uygulayıp uygulamamakla belli olur.

Toplum olarak  yaşadığımız  travmaların ve karışıklıkların sebebi büyük oranda bundan kaynaklanmaktadır. Dini sadece ibadete indirgeyip ibadet dışında yapılması gerekenleri nefis lehine olmadığından dolayı uygulamamaktan kaynaklanmaktadır.

Şu nokta Unutulmamalıdır ki dövüşen iki horoz, elinde bıçakla kendilerini kesmeye gelen insanı göremez. Birbiriyle boğuşan iki geyik, kendilerini yemeye gelen aslanı göremez. Birbiriyle vuruşan iki koç, sürüyü yemeye gelen kurdu göremez.

Toplum olarak bulunduğumuz durum kutuplaşma ile beraber aynen bu şekilde sürekli birbirimizle uğraşıp dışarıdan gelecek, hepimizi yok edebilecek, toplumumuza ve ülkemize zarar verecek tehlikeleri görmemizi engelleyecek noktaya gelmiştir.

Dışarıdan gelecek tehlikelere maruz kalmadan önce içeride bireysel bir silkinme, toplumsal bir silkelenme yaparak bir an önce kendimize gelmeliyiz.

Daha kısa ifadesi ise bir an önce “Müslüman mısınız?” sorusunun cevabını ispatlayacak somut yaşamsal kanıtları toplumsal yaşantımızın her noktasında göstermeye başlamaktır.

Çünkü sosyal medyada ve lafta herkes vatansever, herkes ülkesi ve milleti için canını vermeye hazır, herkes dört dörtlük Müslüman, fakat yaşantılara bakınca bunlardan eser yok. Herhangi bir yerde, herhangi bir kurumda gerçekten çalışma, emek ve gayret gerektiren bir iş varsa veya bir birim varsa herkes oradan kaçmak istiyor.

Toplum olarak yatmanın, işten kaçmanın, yatarak maaş almanın haram değil de “işini bilmek” olarak anlamlandırıldığı Müslüman bir toplum haline geldiğimizi gösteren çok güzel bir tespit.

Çalışmayı ibadet olarak gören bir dinin mensupları olarak, çalışmadan yatarak para kazanmanın haram olduğu bir dinin mensupları olarak, tam tersine çalışmadan üretmeden yatarak ömür geçirip, yatmanın karşılığında maaş alarak yiyen ve bunu da meziyet olarak gören Müslüman bir toplum haline geldiğimizi gösteren güzel bir tespit.

Liyakat ve adalet kavramlarından uzaklaşarak, dini de aracı edip kullanarak, amaca giden her yolu mübahtır anlayışıyla, kişilik, onur, şeref ve haysiyeti ayaklar altına alarak, dinin emirlerini tepeleye tepeleye dünyalık amaçlara koşar adımlarla ilerleyen Müslüman bir toplum haline geldiğimizi gösteren çok güzel bir tespit.

Kendi kendimize muhasebe yapacak, düşünecek, akıl edecek, idrak edecek, dini ibadet dışında tüm toplumsal yaşamın her anına ve her durumuna uygulayacak ve “Ya Allah!” diyerek başlayacak gücümüz ve irademiz var mı?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.