banner388

Mazi, geçmiş, geçmiş zaman.

Geçmiş ve geleceği bugünden geriye ya da ileriye sarmak ne kadar doğru?

Evvel mi, ezel mi, mazi mi, dün mü, geri mi?

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ne masallar dinlemiştik dijital dünya yokken… Bu, mazide kaldı…

Gelecek Yarın mı, encam mı, ileri mi, istikbâl mi, âti mi, bekâ mı?

Devletimizin bekası (kesintiye uğramadan geleceğe doğru sürüp gitmesi) mühim. Gelecek  diye diye, nerede varır bu işin encamı?  Encam, son, bitim, nihayet…

Bir geri iki ileri, mehter yürüyüşü, sonuçta bir ileri gitmek…

Ya hep geriye ya da ileriye gitmek neyin nesi olabilir?

Geçmişi olmayan, bugüne; bugünü olmayan  geleceğe köprü kuramaz…

Elbette, mazisiz gelecek olmaz… Mazi; sizsiniz, biziz, hep birlikte maziyiz…

Gerimizde kalan an, her nefes sonrası, dün vb. her an, sadece mazi…

Bugün, avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağan, hepimiz için tek kazanım belki…

Yarın ise, her birimiz için muamma. Ne bugün dünsüz ne yarın bugünsüz olmaz… Bugün, ‘yarın’ın (atinin) dünü, mazisi… Geçmişe (maziye) takılı kalmak; bugünü dün olarak yaşamaya devam etmek demek…

Mazimize bakıp, hayatta başarı gösterdiğimiz bir şeylerimizin olup olmadığını düşünmekte yarar var

Türkiye’miz köklü bir devlet… Mazimizle, kadim medeniyet değerlerimizle iftihar edecek pek çok şeylerimiz mevcut… Türkiye’mizin istiklâli ve istikbali tek ikbalimiz… “Türk Milleti tarihe damgasını İstiklâl Harbi ile vurdu.

İstiklâl Harbi İstiklâl Marşı’nın temin ettiği mantık ve iradeyle kazanıldı.” (İsmet Özel)…

İstikbalimizi/geleceğimizi teminat altına almakla ve bunun için her daim gayret göstermekle mükellefiz… Bugünden on yıl sonrasına ulaştığımız gün, yaptıklarımıza değil, yapamadıklarımıza üzülelim…

“Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.” Maziyi silerek Atiye tutunamayız…

Önemli olan hem ikbalin (tâlihin ve baht açıklığının, mutluluğun, saâdetin) bize öğrettiklerini, hem idbarın (tâlihin insana yüz çevirmesinin, tâlihin ters dönmesinin, tâlihsizliğin, bahtsızlığın) bize öğrettiklerini hatırlayabilmek…

İkbâli özümseyebilelim ki, idbara tahammül gösterebilelim…

Hayat, istikbâlle alâkalı mücadele…

Hayat, mazide yapılanlara takılı kalmaktan ve takıntılı olmaktan ibaret değil…

İkbâlde erdemli ve itidalli; idbarda da sabırlı olmalıyız… İkbalde iktidar olduğumuzda, akrabalarımızın ve dostlarımızın sayısının hızla artması normal…

Gerçek o ki, ikbal insanları değiştirmez, sadece maskelerini düşürür…

Malum, ikbâl anında küstah olanlar, idbar halinde daima zayıf ve korkak olurlar…

Karakter ve şahsiyet meselesidir bu…

Şartlar ne olursa olsun, durmak yok; yola devam…

Türkiye’mizin istiklâli ve istikbâli tek ikbalimiz…

Mazi ve âti… Kökümüz mazide olmadan,  ati olabilmek ne mümkün…

Maziden kopmak,  kaosa/kargaşaya geçit vermektir…

Böylesi bir uğraş, saksıda ağaç misali… 

Geçmişi inkâr ile geleceğe yönelmektir bu…                                  

Türkiye’mizin istikbalini düşünmemiz son derece mühim…                                                       

Sadece karşıt olmak adına yapılanlar, neyin nesi olabilir?

Dün, dündür; bugün, bugün’ yaklaşımıyla ülkemizi gerilere götürmenin âlemi yok… 

Yaptıklarımızdan her birimiz tek tek sorumluyuz…  
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.