banner388

Türk Ülkesi, tarihi vatan ise, Türk Dili de manevi vatandır.

Bu vatanın, Türk Vatanı olduğunu gösteren iki işaretimiz vardır.

Bunların Biri Türk Bayrağı, İkincisi Türk Dilidir.

Bunun içindir ki M. Kemal ATATÜRK, dilimizi korumayı, vatan ve istiklâlimizi korumakla bir tutmuştur.

Bu sebeple Anayasamızın üçüncü maddesi de: “Türkiye Devleti, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” der. Böylece Türkçemiz, bu ifade ile teminat altına alınmıştır.

Fakat bu ne ihmaldir ki, Bugün Türk Dili horlanmakta, aşağılanmakta, kendi yurdunda garip, her yerden kovulmaktadır. Üzerimizdeki giysilerin isminden tutun, dükkanımızın tabelâsına kadar, okuduğumuz derginin isminden, izlediğimiz televizyon kanalının ismine kadar, Türkçe her yeri terk etmedi mi?

Ayakkabı alıyoruz, markası Adidas. Pantolon alıyoruz, markası Levis. Şapka alıyoruz, önünde Reebook yazıyor. Hayret Bir şey?

Yolda yürüyen adamın bahçevan kot pantalonunun önünde Vörk Culothes yazıyor, İş Pantalonu demek.Bir çocuk tişörtünün üzerinde cafcaflı bir yazı Börd fud yazıyor, bu da Kuş yemi demek. Türkçeyi yabancı kelimelerden kurtarıyoruz derken, uydurukçaları  ile karşılaştık. Abuk-sabuk... O, gül kokulu, süt kokulu, güzel Türkçemizin olduğu ağzımızda, bir sürü çakıl taşına benzer, kelime...Yanıt, yapıt, tanık, sanık, gereksinim, konut, konuk, olanak, olasılık, ivedi, içerik, tümce, kapsam, kavram, yaşam. Derken, artık bunlara ilaveler yapıyoruz. Ve Türkçemize, bizden olmayan ve yakışmayan, her zaman iğreti, çiğ çiğ sırıtan, kelimeler... Kondisyon, adisyon, ultrason, teflon, selefon, brifing, reyting, zaping, spiker, kariyer, partner, tripleks, dubleks, kompleks, sponsor, konsensüs, konsept, o hani bizim milli yemeğimiz fasulyeli pilâv yiyeceğiz ya? Lokanta arıyoruz boş yere. Lokanta tabelâsı oldu çoktan Restorant, bir kısım esnafımızda sebebini kendileri söyleyecektir, tabeaâsına ...Center, ... shop, ... Centroom, ...Showroom, yazmışlar, buna ben, sadece bu ne perhiz, bu ne lahana demekle yetineceğim.

Milli kimlik deyince, akla dil ve din gelir. Kültür, bu iki ana ayak üzerinde durur. Her türlü saldırı ve istilâ önce dilde ve kültürde başlar. Unutmayalım. Ordusunu yitiren bir millet toparlanabilir, yeni bir ordu kurar, çıkar sahneye. Fakat dilini kaybeden bir millet, millet olma vasfını ve hakkını da yitirmiş demektir. Çünkü dil demek Millet demektir.

Millet demek, Devlet demektir. Dile sahip çıkmak ise devlete sahip çıkmak demektir. Asla unutmamak gerekir ki; Bugün, Birleşmiş Milletler dili olmaya namzet olan Türkçenin içinde bulunduğu daha doğrusu bulundurulduğu hal, maalesef hiç de iç açıcı değildir.

Millet olarak varlığımızın devamı gök kubbemizde ses bayrağımız Türkçenin yankılanmasına, beyaz ay yıldızlı al bayrağımızın dalgalanmasına, bağlıdır.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.