Tarihte zamanı ölçmek için kullanılan ilk araçlardan biri olan güneş saatleri, gölgelerin konumuna göre çalışıyor. İlk örneklerinin Mezopotamya’da dik bir çubuk yardımıyla kullanıldığı biliniyor. MÖ 15. yüzyılda, 3. Tuthmosis döneminde Mısırlılar tarafından geliştirilen ilk güneş saati, bu alandaki en eski örnek olarak kabul ediliyor.
Antik Yunanlılar bu yöntemi geliştirerek konik biçimli güneş saatlerini tasarladı ve "gnomon" adını verdikleri bu araçlar MÖ 6. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandı. Helenistik Dönem’de taşınabilir hale gelen güneş saatleri, Roma döneminde mimari yapıların bir parçası hâline geldi. Agora, tapınak çevresi ve şehir merkezlerinde yer alan bu yapılar, zamanı 12 eşit parçaya bölerek günün saatlerini belirlemekte kullanılıyordu.
Samsun Müzesi’nde sergilenen güneş saati de yalnızca gündüz saatlerini gösterecek şekilde tasarlanmış olup, döneminin önemli ölçüm araçlarından biri olarak kabul ediliyor. Müzede yer alan bilgilendirme panosunda, güneş saatlerinin çalışma prensibi şu şekilde açıklanıyor:
"Yatay güneş saati tasarımlarında, dik yerleştirilmiş bir çubuğun gölgesi, yatay düzleme düşerek saat çizgilerini takip eder. Güneşin gökyüzündeki hareketiyle birlikte gölge, zamanla farklı çizgilere ulaşır. Çubuğun doğru yönlendirilmesi için Dünya’nın coğrafi kuzeyine hizalanması ve yerel enleme uygun bir açıyla yerleştirilmesi gerekir. Bunun dışında, daire ortasına konan bir çubukla ve pusula yardımıyla yapılan basit güneş saatleri de bulunur. Ancak bu tür saatler, bulutlu hava ve gece şartlarında işlevsiz hâle gelir."
Roma’dan günümüze ulaşan bu nadir eser, tarih ve arkeoloji meraklılarına geçmişin zaman algısını yakından inceleme fırsatı sunuyor.