banner388
banner390
banner410

Biz millet olarak neyi mi unuttuk. Hayata umutla bakmayı unuttuk.

Üniversite diplomasını alan gençlerin gözlerindeki parıltıyı unuttuk.

Televizyonu açınca güzel haber duymayı unuttuk.

Veren elin gizliliğini, alan elin ise gururlu halini unuttuk.

Düşünceyi rahatça ifade etmenin verdiği huzuru unuttuk.

Anne babaların evlatlarına gelecek inşa edebilme imkanlarını unuttuk.

Ayın sonunu rahatlıkla getirebilmeyi ise hepten unuttuk.

Bizi idare edenlere güvenmeyi, "iyi ki seçmişiz" diyebilmeyi de unuttuk.

Gülümsemeyi ,gelecek kaygısı taşımamayı, hoşgörüyü,saygı ve sevgiyi ,merhameti,vicdanlı ve adaletli olmayı unuttuk...

Unutturdular bize ait güzel herşeyi...

Farkında mısınız çevremizde gülen, gülebilen insan sayısı ne kadar azaldı. Ne kadar azaldı mizah..Ne kadar azaldı şakalaşmalar...

Tahammül kalmadı farklılıklara...Ülkenin yarısı ötekileştirilmenin verdiği tiksintiyle ,diğer yarısı da "küçük dağların efendileri" olarak yaşamaya devam eder hale geldi...

O dağların sahte efendileri ;"bizden değilsen -hiç- sıfatına layıksın" tavırlarını  fütursuzca sergilemekte ne yazık ki.

Duayı, manayı, sevgiyi koyan kim? Kimin derdi ile düştük dünya yoluna? Yol mu eğledi bizi, yoksa biz mi eğlendik kaldık? Düşlerimizi topraktan karsaydık yine böyle olur muydu? Yine kalır mıydık geçip gitmemiz gereken yollarda…

Madem kalakaldık, eğirse, üflese, törpülese olmaz mıydı yol bizi? O hâlde bütün suç yolun deyip insanca ürperip durduk.

Bir adım atsak düşeceğiz sandık. Ya da çiçek açmayacağız. Oysa özgürlük yolun hâlini dil edinip de yürümekten geçiyordu. Yüreğin ham toprağına çiçekler dikip, sulayıp, evreni rayihalara boğmaktan geçiyordu.

Dili dil ile gönlü gönül ile kucaklayıp aynı yolu tez yürümekten geçiyordu… Sadece yolcuyu değil yolu kucaklamaktan, yolu anlamaktan, yolu sahiplenmekten geçiyordu. Yol hâli bu deyip başımıza ne gelirse yeni kapılara varmak adına adımlamaktan geçiyordu…

Unuttuk yazgımızın yol değil yolun çilesi olduğunu ve yerimizde saymayı sabır belledik… Yol değildi bizi yoran, içimizdeki lüzumsuz hevesti. Biz yola, yolcuya değil dünyada yer edinmeye heves ettik ve duayı, merhameti, aşkı, manayı koyanı unuttuk…

Unutmak insancaydı belki ama hatırlamak da insancaydı. Hatırlamak düşüne yatmayı da, düşlerimizi topraktan karıp içine aşkın suyunu katmayı da unuttuk…

Sonra unutmayı da unutup ne varsa yeniden hatırladık.

Velhasıl hatırlatan daima tutuyordu kalbimizden…

Velhasıl biz "devletimize" güvenmeyi unuttuk.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.