TÜRKİYE’DE YKS’YE HAZIRLANMAK

Abone Ol

Bu yazı gençlere ulaşır mı bilmiyorum. Kendilerini iyi tanırım. Makale okuma konusunda pek istekli değillerdir. Ama yine de genellemiyorum tabi ki, ilgiyle okuyacak olanlar vardır elbette, onlar ayrı.

Şunu bilelim, yazımızın tek muhattabı gençler değildir. Veliler var, öğretmenler var, siyasiler var.
Var da var…

Uzatmayalım, konumuza gelelim ve önce YKS ne demektir onu izah edelim. YKS yani Yükseköğretim Kurumları Sınavı. Bilinen adıyla üniversite sınavı.

Ha şimdi oldu! Hepimizin bildiği, çoğumuzun gündemi olan sınav.

Herkes evladının iyi bir üniversitede okumasını ve bununla birlikte iyi geleceğe sahip olmasını ister. Niye istemesin? Ancak sorun şu, artık üniversite okumak iyi bir gelecek için yetmiyor.

Önceden yetiyor muydu? Elbette hayır. Ama en azından üniversiteye gidenler, yarınlar için daha az kaygılanıyor ve daha güzel hayaller kuruyordu.

Şimdi işler biraz değişti. Bakın bu konu, gündelik siyasetle çözülecek bir konu değildir. Siyasetin üzerinde, ciddi bir konudur.

Herkes her şeyin farkında. Alışveriş yaptığımız büyük marketlerin kasiyerlerine bir bakın, hal hatır sorun. Ne mezunu olduklarını öğrenin. Birçoğu üniversite mezunu. Hem de içlerinde toplumda karşılığı olan bölümleri bitirenler de var. Ne yapsın çocuklar, çalışmasınlar mı? Tabi ki çalışacaklar.


“Hocam sorun nerede, ne güzel çalışıyorlar işte.” Sorun şurada, bu gençler, kasiyerlik yaparak da, kuryelik yaparak da, garsonluk yaparak da, çağrı merkezlerinde çalışarak rızıklarını kazanırlar. Gerektiğinde ekmeklerini taştan da çıkarırlar.

Çıkarırlar da, madem öyle bu arkadaşlar neden başka memleketlere gidip, maddi manevi zahmet çektiler. Neden, işlerine hiç yaramayacak bilgileri yüklendiler.

Bir sorun yok mu burada? Var, var, sahiden var. Önce sorunu kabul edelim. Sonra çözümü birlikte düşünelim.

Kimseye akıl vermek niyetinde değilim. Yerimi de bilirim. Dertleşiyoruz işte. Yoksa ahkam kesmek kimin haddine?

En başta, en çok muhattap olduğumuz, gözümüzün nuru, başımızın tacı kesimle başlayayım. Hadi bakalım.

Sevgili gençler, bir kere yazının bu kısmına kadar geldiyseniz sizi tebrik ediyorum. Sizde iş var. Ümidinizi kaybetmeyin. Genç demek, ümit demektir. Genç demek, “vardır bu işin bir çıkar yolu” diyerek devam etmektir.

Kardeşim, açık konuşayım, bir sanatın varsa, yeteneğin varsa ve okuma işleri sana ağır geliyorsa sanatına odaklan. Mesleğine odaklan. İşe çıraklıktan başla. İnsan sadece üniversitede kendini geliştirmez. Sen koluna altın bileziğini tak, paranı kazan. Hayatını düzene koy. Bugün çırak olursun, yarın usta. Sonra bir bakmışşsın kendi işini kurmuşsun. Neden olmasın?

Ha yok, bu dediğim sana ağır geliyorsa ve okuman gerekiyorsa önce kararlı olacaksın.

Yeni yöntemler keşfetmene gerek yok. Babadan kalma tekniklerle ders çalışacaksın.

Derse katılacaksın, not tutacaksın, düzenli tekrar yapacaksın, öğretmenlerinin sözünden çıkmayacaksın. Ha bir de, şu telefona, tablete, sosyal medyaya mesafe koyarsan, kimse tutamayacaktır seni. Roket gibi olacaksın.

Tabi bunu hedefi yüksek olanlarınıza söylüyorum.” Hocam benim beklentim düşük, şöyle bir üniversite ortamını göreyim geleyim” diyorsan, o başka.

Neyse yazı uzadı. Konu hassas, dert büyük. Ama mesele etme, her şey çözülür.

Tekrar ediyorum, sen ümitli olmak zorundasın. Hayal kurmak zorundasın. Düştüğün yerden kalkmak, bıraktığın yerden yeniden başlamak zorundasın.

Bu yazının devamı gelecek inşallah. Şimdilik görüşmek üzere.