banner388
banner390
banner410

İnsanın durduğu yer bakış açısını gösterir. Nerede duruyor, nereden bakıyorsa insan oradan görüneni görür ancak.                                                                                                                        

Karşılıklı konuşan iki insanın birbirlerinin sırtını, ardını görmesi mümkün müdür?                   

Baktığımız eşyanın bize dönük olan kısmı dışında kalan kısmını görmemiz mümkün müdür? Elimizde tuttuğumuz bir şeyin, her ne olursa olsun, dışarıdan bakınca içini görmemiz mümkün müdür?                                                                                                                                               

Bir dağın karşısında durup ardını görmemiz mümkün müdür?                                                         

Örnekleri çoğaltabiliriz. Ne kadar çoğaltırsak çoğaltalım bu örnekleri, değişmeyecek tek şey ancak ve ancak baktığımız yeri görebileceğimiz gerçeğidir.                                                                    

İnsan Allah'ın verdiği gözle ancak o gözün görebildiğini görür; bundan ötesi kalp gözüyle görebilme yeteneğine, firaset ve basiretine, izan ve idrakine bağlıdır. Önsezi ya da "Hiss-i kablel vuku" diyeceğimiz şeye bağlıdır. Bu, insanın dünyada kendini nasıl konumlandırdığı, nasıl bir dünya yaşadığıyla, hangi hislerle, hangi düşüncelerle dünyayı yaşayıp yorumladığıyla alakalıdır.

Bakıp görmeyen gözler vardır bakmadan gören gözlerin yanında.                                                       

Görüp bilmeyen gözler vardır görmeden bilen gözlerin yanında.                                                      

Hissetmeyen kalpler vardır görmeden, duymadan, bilmeden hisseden kalplerin yanında.                         

Ve daha nice özellikleri vardır insanın hangi noktada, hangi konumda, hangi çizgide durduğuna bağlı olarak.                                                                                                               

Hangi hikâyenin kahramanı, hangi elin sahibi olduğu gösterir bize insanın neyi nasıl gördüğünü.

Nerede durduğu çok önemlidir insanın neyi göreceği konusunda. Durduğunuz nokta sahip olduğunuz bilgiyle (buna ilim diyelim) size görülmeyeni gösterecek bir nokta ise baktığınız şeylerin önünü de görürsünüz ardını da!.. Hiçbir ilme, hiçbir bilgiye sahip olmaksızın ancak ve ancak baktığınız kadar görürsünüz, durduğunuz yer belirler baktığınız noktayı, göreceğiniz şeyi.

O halde önemli olan neyi ne kadar gördüğümüz değil, nerede durduğumuz, nereden baktığımız ve neye sahip olduğumuzdur. 360 derecelik bir bakış açısına sahip olabilmenin yolu, baktığımız şeyin etrafında 360 derece dönebilmekten geçer. Ancak öyle şeyler görür, öyle şeylere bakar ki insan, değil 360 derece bin üç yüz altmış derece de baksa göremeyeceği gerçekler vardır hayatta.

Dışarıdan gördüğü, dışını gördüğü, kabuğunu gördüğü şeyin tamamını görse de insan, içini görebilmesi ancak başka bir göze, başka bir duruşa, başka bir ilme sahip olmasıyla alakalıdır. İnsan için önemli olan, neye, nereye bakacağından daha çok nereden baktığı, nasıl baktığıdır.

Unutamayalım ki durduğumuz yer bakış açımızı belirler.

Başkalarının bizim için belirlediği sınırlar, konumlar bize onların göstermek istediklerini gösterir. Neyi nasıl göreceğimiz, kendi istek ve irademizle yerimizi, konumumuzu, bakacağımız yeri seçmekle anlam kazanır.

Unutmayalım ki güzele bakmak değil güzel bakmak sevaptır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.