EĞİTİM KENDİNİ BİLMEKTİR

Abone Ol

İlim ve bilim, öncelikle kişinin kendini ve yaratılış gayesini fark etmesidir. Kalem ve kelamın hayatımıza yansımasıdır.

Tarih boyunca insanoğlunun en önemli uğraşısı eğitim olmuştur. Eğitim, bir toplumun refah düzeyini belirleyen kilit bir anahtardır.

Eğitimsizlik ise cehalete sebebiyet verir. Böylece toplumu batırır; sefalete, açlığa, yoksulluğa, esarete ve bilgisizliğe yöneltir. Eğitimin anlam ve önemi bu şekilde ortaya çıkar.

Eğitimin önemi günden güne artmaktadır. Bununla birlikte, bu önemi fark eden toplumlar yüz yıldan fazla süredir çocuklar için eğitimi zorunlu tutmaktadır.

Eğitim, eskiden yaşama hazırlık süreci, meslek edinme süreci olarak algılanmaktaydı. Görüldüğü gibi eğitimin bize sağladığı birçok fayda vardır. Ancak bütün bu faydaların ötesinde, eğitimi insan olmanın bir gereği olarak görmeliyiz.

Dikkat ederseniz, eğitimli toplumlarda suç oranının daha düşük olduğunu görürsünüz. Ayrıca eğitilmiş bir toplum ekonomik olarak gerideyse bile, ileri geçmek için büyük bir potansiyel kazanmış demektir. İlerleyen toplumun bireye de doğrudan faydası vardır.

Eğitim, bir toplumun refah düzeyini belirleyen kilit bir anahtardır. Eğitimsizlik ise cehalete sebebiyet verir. Böylece toplumu batırır; sefalete, açlığa, yoksulluğa, esarete ve bilgisizliğe yöneltir. Eğitimin anlam ve önemi bu şekilde ortaya çıkar.

Atatürk;
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” demiştir.

Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı ise öğretmendir. Gerçek eğitim evde alınan eğitimdir. Bu da sadece yanlışların düzeltilmesi, öğütlerde bulunmak, uyarmak anlamına gelmez.

Çocuk eğitmek; yetiştirmek, çocuğun kişiliğinin tüm potansiyelinin gelişebileceği bir ortamı okul dışında ve okulu tamamlayıcı olarak ev içinde sağlamak ve bunun işlevliğini temin etmek demektir.

Uçakların uçuşa hazırlandığı havaalanları gibi, ev ortamları da çocukların hayata hazırlandıkları yaşama uçuş alanlarıdır.

Eğitimin diğer bir güçlü öğesi de örnek olmaktır.
Kızlar annelerini, erkekler babalarını, daha ileri yaşlarda öğretmen, arkadaş veya farklı yetişkinleri örnek alırlar.

Zira çocuğumuzu yetiştirmek ve eğitmek, aslında kendimizi eğitmek ve yetiştirmek demektir.

Her işin başı eğitim ise, eğitilen ne olmalı? Ruhlar mı, beyinler mi, zihniyet mi?

Maneviyatın önüne maddiyat geçtiğinden, ezici rekabetin yarış haline geldiğinden, insanlar neredeyse doğdukları andan itibaren hayata bu telkinlerle adım atıyorlar.

Biz çocuklarımıza okullarımızda ne öğretiyoruz?