Son günlerde büyük artış gösteren terör olayları, ülkemiz insanının canını yakmaya ve milletimizin ocağına ateş düşürmeye devam ediyor. Bir hafta arayla önce İstanbul peşine Kayseri birinde Polisimiz hedef, diğerinde ise Komando birliğimiz.
Artık akli selim olan herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, ne zaman ülkemiz ayaklarının üstüne basıyor, ne zaman kalkınma hamlelerini peş peşe yapıyor, ne zaman dış güçlere bağımlılığımızdan kurtulmaya başlıyor ve bu hususlarda kararları yürürlüğe sokmaya ve uygulamaya çalışıyorsak, bizim güçlenmemizi istemeyenler karşımıza TERÖR belasını çıkartıyorlar. Bunu kimi zaman, kardeşi kardeşe kırdırtarak, sağ - sol meselesi olarak, kimi zaman alevi - Sünni çatışması olarak, bazen laik - anti laik, kimi zamanda, Kürt ve Türk meselesi olarak tezgahlıyorlar.
Bizim millet olarak, bu gerçekleri bilmek, bu gerçekleri hiç unutmamak ve bu gerçeklerin ışığında hareket etmemiz gerekiyor. Asla, ümitsizliğe ve korkuya kapılmadan soğukkanlılığımızı koruyarak, akli selim ve temkinli olmamız gerekiyor. Unutmayalım ki, terör, sizi korkuttuğu, sizi ürküttüğü, sizi ümitsizliğe ittiği gün amacına ulaşmış sayar kendini. Milleti, kaos ortamında, şaşkınlığın batağına gömerek bitirmek, birlik ve beraberliğimizi bozmak, güven mekanizmasını darma /dağın ederek manevi çöküntüyü gerçekleştirmek terörün ve teröristin idealidir. Dünyanın kabul ettiği bir gerçek var ki, terörizm ve terörist, ülkede huzurun, ülkede güvenin, ülkede birlik ve beraberliğin en büyük düşmanıdır.
Hedeflerine ulaşabilmek için her yolu deneyen, her imkanı kullanan ve her fırsattan yararlanmaya çalışan terörizm karşısında, kenetlenip, birlik ve beraberlik içinde sağ duyu ile hareket etmek zorundayız. Her şeyi bir tarafa bırakıp, her zamandan daha çok biri birimizi sevmeli, biri birimizi anlamaya çalışmalı, daha çok özverili olmalıyız. Ülkemizin ve milletimizin buna her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Şartlar ve bulunduğunuz ortam neyi gerektirirse gerektirsin, hiç kimse bir başkasının yaşam biçimini, dini inancını, siyası tercihini, dünyaya bakışını tenkit etmemeli. Hiçbir kimse, benim partim ya da benim liderim, benim inancım ya da benim görüşüm sevdasında olmamalıdır.
Kısır ve ötekileştirilmeye yol açacak her türlü tartışmadan uzak durmalıyız. Siyasi parti kimliğimizi bir süreliğine rafa kaldırmalıyız. Hiçbir kimse bir başkasının inandığı dini ve mezhebi sorgulamayı ve onu dinci ya da dinsiz diye de yargılamasın. Tahammüllü olmalıyız, birliğimizi ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü eylemden uzak durmalıyız.
Gün, o gündür ki;
AKP’lisiyle, CHP’lisiyle, MHP’lisiyle, Dincisi, Laik i, Alevi'si, Sünni'si, Türk'ü, Kürt'ü, Çerkez'i, Arnavut'u, Roman'ı ile (bu ülkede kim hangi etnik guruba ait yaşıyorsa, yaşasın) tek yürek, tek ses ve tek bilek olmak zorundayız. Gelişen olaylar ve bulunduğumuz coğrafya bizi, Birlik ve beraberlik içinde olup, devletimize, milletimize, yurdumuza ve bütün milli değerlerimize sahip çıkmaya, hükümetimize ve terörle mücadele eden bütün birimlerimize destek olmaya mecbur etmiştir.
Unutmayın lütfen, başka TÜRKİYE yok. TÜRKİYE sadece, TÜRKİYE'de yaşayanların değil. Bütün DÜNYA TÜRKLÜĞÜNÜN UMUDUDUR..