16 Nisan referandumu sonrası CHP’nin YSK’ya yaptığı başvurunun reddedilmesinin ardından parti yetkililerinin koyunu AİHM’ye taşırız söylemleri sonrası açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Karar doğrudur. YSK'nın kararı daha önceki kararlara uygun. CHP utanmadan yalan söylüyor." dedi.
REFERANDUM AİHM'NİN YETKİSİ DIŞINDADIR
Bozdağ, ''AİHM'ye başvurudan netice alınamaz. Referandum AİHM yetkisi dışındadır. CHP reddedeceklerini bilerek bunu neden götürüyor bunu sorgulamak lazım. Çünkü yasalarla bu açıkça belirtilir'' diye konuştu.
Bakan Bozdağ, katıldığı bir televizyon programında gündemi değerlendirdi. Bozdağ, YSK’nın CHP’nin referandum iptaline ilişkin başvurusunu ret kararının doğru bir karar olduğunu vurgulayarak, "Çünkü YSK sadece bugün değil, geçmişte de benzer konuları değerlendirmiş, onlarca yıl değerlendirmiş ve her zaman değerlendirdiğinde benzer yönde kararlar vermiş. YSK seçimlerin yapımı sırasında bir organizasyon yapıyor, esasında seçimleri partiler yapıyor. Sandıkta 5 tane parti temsilcisi oluyor, bütün oy verme işlemleri sırasında insanların kimlik kontrolünden tutun her şeyi bunlar yapıyor. Arkasından sayım dökümü bunlar yapıyor ve partilere tutanaklar veriliyor. Her şeyi ıslak imza ile partiler yapıyor. YSK da bu konularda yapılan itirazları, şikayetleri karara bağlıyor ve bu işin organizasyonunu yapıyor" dedi.
“HİLENİN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Bakan Bozdağ şöyle devam etti:
"Esasında halk oylamasını da, seçimleri de bizzat yapan, ıslak imzasıyla her şeyi tasdik eden partilerdir. Bu nedenle burada bir hilenin olması mümkün değil, herkes tutanak altına alıyor. Bu son olayda da bu zarflarla ilgili mühür konusuyla alakalı yine sandık kurulunda olanlar herkes aynı şekilde ıslak imzalarıyla bütün bunları tutanak altına alıyor ve bunlarla ilgili işlemler yapılıyor ve daha oyların sayım dökümü yapılmadan önce YSK bu tür oyların geçerli olacağına karar veriyor. ‘Çünkü’ diyor YSK, ‘İnsanların oy kullanırken uyacakları kurallar şekil kuralları, bunlar araçtır oy kullanılması için. Siz aracı kişinin oy verme hakkını yok edecek şekilde değerlendiremezsiniz, böyle yorumlayamazsınız. Çünkü bu seçmenin iradesinden kaynaklanmıyor, sandık kurulu bir eksiklik yapıyor, oy vermiş, oy verme iradesinde bir sakatlık yok, şekil şartına o iradeyi yok saymak o hakkın özünü yok etmektir, hiçbir kural insan hak ve hürriyetlerinin özünü yok edecek şekilde anlamlandırılamaz, yorumlanamaz, uygulanamaz.’ YSK’nın bu kararı daha önce verdiği kararlara da uygundur."
“2015’TE CHP VE HDP ŞİMDİNİN TAM AKSİ İTİRAZ EDİYOR"
2010 yılından önceki uygulamaların da aynı olduğunu vurgulayan Bakan Bozdağ şunları dedi:
"Bakın birçok karar getirdim. Burada 2015 kararı da var, öte yandan da 2010’dan önce getirdiğim bir sürü karar var. Bunlara baktığınızda en son ben 2015’teki kararına örnek vereceğim. 2015 yılında sandık kurulu aynı 16 Nisan referandumunda olduğu gibi hata yaparak oy pusulalarına sandık kurulu mührünü basmamış. CHP ise şimdinin aksine mühürsüz oyların geçerli olması için itiraz etmiş. İlçe seçim kurulu bu oyları iptal etmek isterken, CHP bu karara karşı il seçim kuruluna itiraz etmiştir. İl seçim kurulu CHP’nin bu itirazını kabul ederek mühürsüz oyları geçerli saymıştır. Aynı şekilde 2015 yılında yine sandık kurulu aynı 16 Nisan referandumunda olduğu gibi hata yapıyor. Bunun üzerine HDP şimdikinin tam aksine mühürsüz oyların geçerli olması için itiraz ediyor ve seçim kurulu HDP’nin itirazını kabul ediyor ve bu oyları geçerli sayıyor."
“KOCAMAN BİR YALANDAN İBARET"
2010 yılında kanunun değiştiği ve kararın kanun açısından aykırı olduğu iddialarına ilişkin Bakan Bozdağ, "Burada bir şey ifade etmek isterim, ‘2010’da kanun değişmiş dolayısı ile 2010’dan öncekiler var ama o eski kanuna göre doğrudur, sonraki kanunda başka şey getiriyor, dolayısı ile sonraki kanun açısından bunlar aykırıdır’ diyor. Bu da kocaman bir yalandan ibarettir. Neden? 2010’daki kanuna baktığınızda diyor ki 98. madde; 2010’dan önce çift mühürlü olması gerektiğini vurguluyor. Bu çift mühür olmazsa ona bir müeyyide koyuyor. Ama 2010’dan sonra yapılan değişiklikte ise üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan’ ifadesini getiriyor" dedi.
“YSK KARARLARINA KARŞI HİÇBİR MERCİYE BAŞVURULAMAZ"
"Benim kanaatim çok açık Anayasa Mahkemesine CHP’nin başvurma hakkı yok" diyen Bakan Bozdağ şöyle devam etti:
"Çünkü YSK kararları kesindir ve bu kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamaz şeklinde bir kural vardır. Geçenlerde Sayın Kılıçdaroğlu Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir örnek verdi. Bu da maalesef yalan bir örnek. Bitlis Güroymak’ta mühürsüz zarflar var diye bunlara ilişkin Anayasa Mahkemesi grup toplantısında böyle bir karar verdi. Ben buradan Sayın Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulunuyorum; Anayasa Mahkemesinin böyle bir kararı yok. Siz grupta bütün Türk milletine yalan söylediniz. Doğru söyledim diyorsanız bu kararı bütün Türk milletine lütfen dağıtın. Mühürsüz oylarla ilgili Anayasa Mahkemesinin verdiği böyle bir karar mı, yok mu? Bitlis Güroymak kararı böyle bir karar mıdır, değil midir? Bunu bir defa buradan açıklaması lazım ama Sayın Kılıçdaroğlu bununla ilgili herhalde bir açıklama yapacaktır. Bitlis Güroymak ile ilgili böyle bir karar yok. Bir başka konuyla ilgili bir karar var."
“SAYIN KILIÇDAROĞLU’NUN DANIŞMANLARI İYİ ÇALIŞMIYOR"
Bir oda seçimiyle ilgili bir karar olduğuna dikkat çeken Bakan Bozdağ, "O da kabul edilmezlik kararı vermiş. Bir oda seçimi gündeme geliyor ve oda seçimiyle alakalı konu onu da size söyleyeyim. Sayın Kılıçdaroğlu’nun danışmanları herhalde iyi çalışmıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İsmail Taşpınar başvurusu 06.02.2014 tarihli kararı ve bu bir oda seçimine ilişkin karardır. Sonuç kısmında da diyor ki; ‘Başvurunun açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna’ Anayasa Mahkemesi karar veriyor. Şimdi ama öyle anlaşılıyor ki Sayın Kılıçdaroğlu’na bilgi aktaranlar tamamen bunları çarpıtıyorlar. Anayasa Mahkemesinin halk oylaması kararını inceleme hakkı ve yetkisi yoktur. Anayasaya göre de yoktur, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre de yoktur. Bizim kanunlarımıza da göre yoktur. Çünkü anayasamız YSK kararlarının kesin olduğunu ve bu kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamayacağını açıkça hükme bağlıyor. Bu hiçbir mercinin içerisinde Anayasa Mahkemesi de vardır. Anayasa Mahkemesinin yerine konuşmak istemem ama bir hukukçu, bir Adalet Bakanı olarak şunu derim; böyle bir karar gittiğinde bunun sonucunun kabul edilemezlik olduğunu anlamak, anlatmak, görmek için Adalet Bakanı olmaya, hukukçu olmaya gerek yok" diye konuştu.