Samsun habr - Nafaka hakkında bilinen yanlışları açıklayan Samsun Tüketiciler Birliği Başkanı Avukat Arslan Bolat, nafakanın sadece kadına verildiği düşüncesinin yanlış olduğunu belirterek, “En yanlış bilinen şey de nafakanın sadece kadına verildiği düşüncesi. Hem erkeğe verilebilir, hem kadına verilebilir. Evlilikten sonra yoksul durumuna düşecek kadın ve erkeğe verilen bir para, yapılan bir para yardımı.” dedi.
“Sigortasız çalışanlar bile var”
Nafaka almak için sigortasız olarak bile bir işte çalışanlara vurgu yapan Bolat, “Mesela bu bazı kötü niyetli insanlar şunu yapıyor, nafaka alıyor ve sigortalı bir işte çalıştığı halde sigortasını yaptırmıyor, yani sigortasız çalışanlar bile var. Bir işte çalıştığı halde böylelikle hem nafaka alıyor, hem de maaş alıyor. Ben 5 yıl boyunca bir nafaka ödediysem artık bu kişinin hayatını idame ettirebilmesi gerekiyor ya da kadın nafaka ödediyse erkeğin hayatını devam ettirebilmesi gerekiyor. Belli bir süreye bağlanması gerekiyor, bu nafaka noktasındaki kötü niyetin önüne geçilmesi gerekiyor. Bu noktada nasıl bir şey yapılabilir gerçekten hiçbir fikrim yok ama kötü niyetli olarak imam nikahı yaptıranlar, sigortasız çalışanlar, farklı durumlarda bu nafakanın kesilmesini engellemeye çalışanlar var.” şeklinde konuştu.
“Bu da aslında çok kabul edilebilir bir şey değil.”
Nafakanın hayat boyu ödenmesinin insanlar açısından sıkıntılarından bahseden Bolat, “Burada aslında iki yönden bakmak lazım, birincisi nafaka gerçekten çok mu kötü bir şey, olmaması gerekiyor hayır kesinlikle olması gerekiyor, ama bir erkeğe veya bir kadına bir cinsiyet belirtmeden, eşin sizinle belli bir dönem evli kaldı diye bütün hayatı boyunca size maddi olarak bir destekte bulunması aslında çok kabul edilebilir bir şey değil. İkincisi bunun sürekliliği yani hayatı boyunca olması. Bir evlilikten çıkmışsınız, karşıdaki taraflardan birisi evlilik içerisindekinden daha yoksul duruma düşmüş ve hayatını idame ettirebilmesi için karşıdaki tarafın halen maddi desteğine ihtiyaç duyuyor. Çok normal, belli bir emek vermişsiniz ve nafakanın bir diğer şartı da şu, kusursuz olması gerekiyor eşin ya da daha az kusurlu olması gerekiyor.” dedi.
“Evlilik düşüncesine zarar veren bir şey”
Süresiz nafaka durumunun aile kavramını derinden sarstığını belirten Bolat, “Hem ilk evliliğe çok zarar veriyor, evlilik düşüncesine de zarar veriyor aslında, yani insanlarda bu korku oluşuyor. Nafakanın kanundaki tanımı şu; evlilik birliği içinden çıktığın zaman yoksulluk sınırının altına düşmemen gerekiyor, evlilik içerisinde gördüğünden geri düşmek değil, bu sınırın tam anlamıyla evliymiş gibi maddi bir gelirim olsun değil ama belli standartların altına da düşürmüyor kanun. Evlilik düşüncesine zarar veren bir şey bu, insanların evlendikten sonra ne olacak, ya boşanırsam ben hayatım boyunca nafaka ödeyeceğim, tazminat ödeyeceğim vesaire, bu gibi düşüncelerin içine giriyor.” diye konuştu.
“Farklı ülkelerde belli süreleri var.”
Bu konuyla alakalı farklı ülkelerde farklı düzenlemeler olduğunu söyleyen Bolat, “Örneğin Amerika’da, İsviçre’de vesaire süreyle sınırlı, şu kadar sürede düzenlenebilir ama belli bir süreleri var. Bu kadar süre nafaka öder diyor ve bu nafakalar da tazminat gibi irat olarak değil de yani parça parça değil de toplu olarak da bir ödemesi var yani tazminatın yanında nafaka, belli bir sürelik ne kadar diyor 5 yıl diyor mesela, 5 yıllık nafakayı kişi toplu da ödeyebiliyor yani bir tazminatmışçasına. Yani kadın tazminat alıyor, nafaka alıyor, çocuk varsa çocuk için ödenen nafakaya hiçbir diyeceğim yok, hayatının sonuna kadar ödenmesi gerekiyor. Yani bunların önüne geçilmesi gerekiyor, gerçekten kadını toplum hayatından soyutluyorsunuz. Devam etmemesi için siz ona sebep veriyorsunuz ya da sistem dışı ekonomi ya da sigorta dışı ekonomiye katkı olması için bir sebep veriyorsunuz. Bunlar çok ciddi anlamda sıkıntılı durumlar bizim için de sorunlar yaşıyoruz. Süreyle sınırlı olmasının hem boşanan, nafakayı ödeyecek olan eş için bir öngürülebilir bir süresi var, bunun açısından bir toplumsal barış sağlanabilir, hem nafaka alan eşi sosyal hayatın ve ekonomik hayatın içerisine entegre edebilmek için daha bir güdümlü olacaktır.” şeklinde konuştu
Haber: Dilek Alabulut