Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberleri | Samsunspor
2016-12-27 18:29:19

Ölüm Yıl Dönümünde Mehmet Akif Ersoy

Şerif Yılmaz

serifyilmaz55@hotmail.com 27 Aralık 2016, 18:29

İstiklal marşımızın büyük yazarı ve Türk şiirinde, dini, milli ve ahlaki bir çığır açmış olan Mehmed Akif 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Fatih medrese öğretmenlerinden olan babası, Tahir efendi Arnavutluk'un İpek kasabası  Suşısa köyünden gelmiş ve Yozgatlı bir hocadan ders almış ve icazet sahibi olmuştur. Annesi ise, Buharalı bir şeyhin torunu Tokat doğumlu  Emine Şerif'e hanımdır.
Çocukluğu, Fatih semtinde bulunan Sarı güzel mahallesinde orta halli bir ailenin muhafazakar gelenek ve görenekleri içerisinde geçmiştir. Dört yaşında başladığı Emir Buhari mahalli mektebinden iki yıl sonra ayrılır 1879 da Maarif nezaretine bağlı ilkokuldan üç yılda mezun olur. Edebiyata ilgi ve alakası Fatih merkez rüştiyesinde başlar. Hafız Divanı, Mesnevi ve Gülistan okur. Babası hem hocası hem de babasıdır. Akif her halükarda bu konuya değinir ve " ne öğrendiysem ondan öğrendim " der.  Akif sözlerine devam eder, "Rüştiye de okurken babamdan Arapça  okuyordum ve akranlarımdan çok  ilerdeydim,  dört lisanda (Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca) okulun birincisiydim ve şiiri de çok seviyordum.  Rüştiye bitince de  babam okul tercihimi bana bıraktı bende o devrin en iyisi olan Mülkiye'yi seçtim" diyen Akif daha sonra mezunları hemen atanacak baytar okuluna girer ve dört yıl okuduktan sonra 1894 te okuldan birincilikle mezun olur. Babasının vefatı da bu yıllara rastlar. Safahatında babasını " Beyaz sarıklı, temiz yaşça elli beş, ancak, vücudu zinde, fakat saç sakal ziyade ak"  Diye anlattığı babasının ölümünü evlerinin yanması takip eder.  Akif ve ailesi çok yoksulluk çekmiştir.   

İlk devlet memurluğu, Baytar dairesi müdür yardımcılığı olan Akif,  gerek Anadolu'da gerekse Rumeli'nde çok uzun ve zorluklar içinde  yolculuklar yapar. Bu arada Tophane veznedarı olan Emin beyin kızı İsmet hanımla evlenmiştir. 1895 yılında ilk şiiri "Kur'an'a Hitap" Mektep dergisinde yayınlanır. 1898 de serveti fünunda Acem edebiyatı hakkında seri makaleler yayınlar. 1908 de İttihat ve terakki cemiyetine girer,  yükseköğretimde (darülfünun) öğretmen olarak görev yapar. Aynı zamanda "Siratim müstakıyn" da  başyazar olarak yazar. 1911 safahatın ilk bölümü, bir yıl sonrada ikinci bölüm olan "Süleymanıye kürsüsü" yayınlanır. 1912 sonlarında önce Mısır'a sonrada Medine'ye geçer. 1913 Yılında müdürünün sürgün edilmesine içerleyen Akif  Baytar müdürlüğü yardımcılığından örnek bir davranış göstererek istifa eder ve Safahat'ın üçüncü bölümünü "Hakkın sesleri"  yayınlar  1914 de ise dördüncü bölüm "Fatih kürsüsünde" yayınlanır. Birinci dünya savaşında "Teşkilatı mahsusa ( Bu günkü milli istihbarata benzeyen teşkilat) tarafından müttefikimiz Almanya'ya, Müslüman esirlerin gördüğü muameleleri incelemek üzere  gider ve izlenimlerini 1917 de "Hatıralar" adlı eserinde toplar. 1918 de iyice geçim sıkıntısı ve buhranlı günler geçirmiştir. Yurdumuzun yer yer işgalinden büyük üzüntülere gark olan şair, İzmir'in işgaliyle üzüntülerden silkelenir ve "Sebilürreşad"ı  Türk kurtuluş şuurunun ateşli bir yayını haline getirir. Yirmi beş asırdır esaret yüzü görmemiş Türk'ün esir edilemeyeceğini haykıran şair, Anadolu'ya geçer ve Balıkesir'den,  Kastamonu'ya kadar köy, köy – kasaba, kasaba camilerde ve okullarda halka vaaz eder ve Milli ruhu diriltip zinde tutmak için çaba gösterir. Büyük eseri "Asım"ı 1919 da yayınlayan şair aynı zamanda 1920 de Burdur milletvekili olarak  1.ncı millet meclisine girer.  1921 de Tacaddin dergahında İSTİKLAL MARŞI mızı yazar. Meclisimizde defalarca ayakta dinlenilen bu eser edebiyatımızın zirvesine yerleşir. 1923 te İstanbul'a döner ve "Sebilürreşad'ı çıkarmaya devam eder. Aynı yılın kışında, A. Halim paşanın davetiyle Mısır'a gider,  Kahire İslam üniversitesinde Türk edebiyat öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Bu sıralarda şiirden kısmen uzaklaşan şair kendisini, Kur'an tercümesine vermiştir ama ne yazık ki, bu çalışma bizlere ulaşmamıştır.

1933 de Kahire'de yazdığı şiirler 7.nci kitap olarak "Gölgeler" adıyla basılır. 1935 te hastalanır ve bu hale vatan hasreti de eklenince büyük üstad,  İstanbul'a hasta olarak döner.  Alem dağına hava değişikliği için gitmeden önce Nişantaşı'nda sağlık yurdunda yatan şairimiz 27 Aralık 1936 da hakka yürümüştür. Devlet töreni bile yapılmayan İSTİKLAL MARŞIMIZIN BÜYÜK ŞAİRİ, TÜRK GENÇLİĞİNİN OMUZLARI ÜSTÜNDE  EDİRNE KAPI ŞEHİTLİĞİNE (Hayatta ki, en iyi dostlarından Baban zade Naim in yanına) DEFNEDİLMİŞTİR..

Yakın arkadaşı ve dostu Tahir Gökmen vefatını şu dizelerle tarihe yazmış:
"Mum gibi yandı ciğer, çünkü vatan türküsünü
Hep geçen kapkara günlerde terennüm etti
Çıktı kırklar, bir ağızdan dediler tarihin
İçimizden vatanın şairi Akif gitti (1355)
Bilmem ki, İstiklal marşımızı yazan bu büyük şair, ona bir devlet törenini bile esirgemiş, o dönemin meclisini ve yöneticilerini ve onun heykelini  dikememiş bizleri acaba affedermi.?
NUR İÇİNDE YAT BÜYÜK ŞAİR...
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.