Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberleri | Samsunspor
2017-01-14 17:22:52

O, Anaların Anası, Cennet Mekan Zübeyde Hanım

Şerif Yılmaz

serifyilmaz55@hotmail.com 14 Ocak 2017, 17:22

O, BİR EVLAT DOĞURMADI, O MUKADDES KADIN, BİR DEVRİ CEHENNEMDEN MİLLETİNİ KURTARACAK VE O MİLETLE, BİR DEVLET KURACAK VE O DEVLETİ KURDUĞU MİLLETE, AYDINLIK UFUKLAR GÖSTERECEK BİR LİDER DOĞURDU.

Zübeyde Hanım, Sofularlı, Feyzullah ağanın güzel kızı. Ailenin kökü Yörük Türkmenlerindendir. Resmi kayıtlarda " Evladı Fatihan " olarak geçmektedir. Güçlü bir beden yapısına sahip olduğu gibi, güçlü bir iradeye de sahip, tarla görmüş, harman görmüş, bostan bellemiş, ekin biçmiş ve genç yaşta büyük çileler çekmiş bir kadın. Annesi, Ayşe Hanım, çok dindar bir kadın. Kızını da kendisi gibi yetiştiriyor. Annesine çevresi " Molla hanım " kendisine de " molla Zübeyde " deniliyordu. Babasının da çevresinde, kimi zaman sofu, kimi zamanda hacı olarak tanınıyor oluşunun etkisiyle, Muhafazakar bir dünya görüşüne sahip olan Zübeyde hanım 14 yaşında Ali Rıza efendi ile evlendiriliyor.
Bu evlilikten 6 çocuğu oluyor, ama üç çocuğunu daha körpe iken toprağa veriyor. Ali Rıza beyin ölümüyle çileli yılları başlamış ve çok büyük maddi ve manevi sıkıntılar çekmiştir. Ne aldığı üç beş kuruş dul maaşı yetecek, nede, evlatlarının ve kendisinin nafakasını temin edeceği bir iş bulabilecekti. Kardeşinin çiftliğine zaman-zaman gidip çalışarak geçinmeye çalışmıştır. Komşularının evlenmesini salık vermelerine dayanamaz ve Ragıp Bey ile bir evlilik yapar. Balkan savaşlarının sonuna kadar Selanik'te yaşamıştır.  Balkan savaşlarının sonunda, birçok şehrimiz gibi Selanik'te sınırlarımız dışında kalmıştır. Bunun üstüne gayri ihtiyari Balkanlarda yaşayan Türk nüfusu Anadolu'ya mecburi göç etmeye başlamıştır. Zübeyde Hanım ve kızı Makbule Hanımda bu sıralarda gelmişlerdir. İstanbul'da Beşiktaş semtinde Akaretler de 76 numaralı eve yerleşirler. İstanbul'da yeni ama hem maddi hem de manevi çok sıkıntılı bir hayata başlamışlardır. Bu sıralar da, Mustafa Kemal Paşa, Yedinci Ordu Komutanı olarak Filistin'in güneyinde. Sina Cephesinde İngilizlere karşı çarpışırken, Müttefik Alman Orduları Komutanı, Falkenhein'le hiç anlaşamamış ve görevinden istifa etmiştir. Paşa istifa edince Hale' e geçer ve burada çok ciddi bir sarılık hastalığına tutulur. Oğlunun bu hastalığını duyan ve ciğerlerine köz düşen Zübeyde Hanım yanına  Abdürrahim Tuçok'u ( Mustafa Kemal üç yaşında evlatlık alıp annesine teslim etmiştir bu kişiyi) alarak, kör olmasından çok korktuğu oğlunun yanına gidip gelmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım 1918 de İstanbul'a gelmiş ve doğruca annesinin evine gidip kız kardeşi ve annesiyle hasret gidermiştir. Birkaç gün Pera Palas otelinde, birkaç günde, yakın arkadaşının Beyoğlu'ndaki evinde kalır. Bu arada Şişli'de Madam Kasabyan'ın üç katlı evini kiralar ve annesi ile kız kardeşini yanına alır. Evin üçüncü katı annesi ve kız kardeşine aittir. Mustafa Kemal Paşa 16 Mayıs 1919 da Samsun'a hareket edene kadar bu evde oturmuştur. Şişli'deki bu ev şimdi müzedir.
Samsun'a çıkışla başlayan zor ve sıkıntılı günler, hem Mustafa Kemal için hem de ailesi içindir. Hemen her gün gerek işgal kuvvetlerinin yalakaları ve işbirlikçilerinin uydurma haberlerle rahatsız edişleri, bir yandan düşman işgalindeki vatanın içler acısı durumu, bu analar anasını, bu mukaddes anayı hasta etmiştir. Bir gün oğlu, Mustafa Kemal'in öldüğü haberi gelir, bu üzücü haberi duyan Zübeyde hanım, üzüntüden kısmi felç olur. Bu üzücü günlerde ki, tek iyi haber, ordudan ayrılıp ticarete atılan, Mustafa bey isimli biriyle kızı Makbule hanımın evlenmesidir. Tekrar, Beşiktaş / Akaretlerdeki eve taşınan  Atatürk'ümüzün annesi kızı Makbule hanım ve damadıyla birlikte oturdu burada. Bu acı ve sıkıntılı günler Milli Mücadele boyunca sürmüştür. Annesinin işgal altında kalan İstanbul'da oluşuna çok üzülen Mustafa Kemal ateş hattındayken bile annesine devamlı mektuplar yazmıştır. Zübeyde hanımın evlat hasreti ise o dönemde karşılıklı çekilen telgrafların içeriğinden anlaşılıyor. 20 Haziran 1922 de, Adapazarı'nda annesiyle buluşan M.Kemal, annesini alarak 22 haziranda Ankara'ya gelir ve annesini Çankaya köşküne götürür.
Çankaya köşkünde, Ragıp beyin yeğeni Fikriye ile kalan Zübeyde hanımın hastalığı da giderek artıyordu. Kısmi felç ve romatizmal ağrılar şiddetini her geçen gün artırıyordu. Bu ağrılara İzmir'in havasının iyi geleceği söylenerek, İzmir'e gidip bir süre kalmasına ikna edildi. Aslında bu seyahatin bir diğer amacı da,  M.Kemal’in evliliği düşündüğü Latife hanımı Zübeyde hanımla tanıştırmaktı. İzmir’e giden Başyaver Salih Bozok Bey, Zübeyde hanım için Latife hanımların Karşıyaka'daki köşkünü hazırladı. Buradayken hastalığı iyice artan Zübeyde hanım, 14 ocak 1923 günü 66 yaşında Hak'ka yürüdü… 15 Ocak’ta, Mustafa Kemal Atatürk Eskişehir'dedir ve sabahın ilk ışıklarıyla emir erini yanına çağırır ve sorar, " Bir haber var mı? " şifre geldi Paşam ama çözülmedi diyen Ali çavuşa yaşlı gözlerle bakan Mustafa Kemal Paşa " Annemin öldüğünü biliyorum " dedi. " Bir rüya gördüm,  yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bire bir fırtına çıktı ve annemi alıp götürdü."
Her çağda ve her şartta toplumların temel taşı, ailedir. Aileyi kuranda, atalarımızın değdi gibi "dişi kuş" tur. Babaların payı yok değildir ama bir evladın başarısı, ilmi, talim ve terbiyesi, ahlaki değerlerinin büyük bölümü ANA ya aittir.
DEDİKYA: O, BİR EVLAT DOĞURMADI, O MUKADDES KADIN, BİR DEVRİ CEHENNEMDEN MİLLETİNİ KURTARACAK VE O MİİLETLE, BİR DEVLET KURACAK VE O DEVLETİ KURDUĞU MİLLETE, AYDINLIK UFUKLAR GÖSTERECEK BİR LİDER DOĞURDU. MEKANI CENNET OLSUN. NURLAR İÇİNDE YATSIN.
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.