İstanbul'da yeni yıla girdiğimiz saatlerde, Türkiye'nin en meşhur gece kulübüne bir teröristin saldırması ile 39 kişi ölmüş, 65 kişide yaralanmıştır. Bu olay ülkemizi ve ülkemizin dostlarını üzmüştür. Bizi derinden üzen bu vahşeti her ne kadarda IŞİD dediğimiz terör örgütü kabullenmiş ise de hiçte böyle olmadığını anlamak hiç de zor değil.
Yükselen bir Türkiye'den korkan ve çekinen "TERÖR KOALİSYONU" kimi zaman sağ –sol, olmayınca Alevi- Sünni, oda olmayınca Laik- anti laik çatışması çıkarmak için büyük bir gayret içindedir. Türkiye'yi dünya kamuoyunda güçsüzlüğe ve yalnızlığa itmek isteyen bu terör odaklarını, destekleyen devletlerin, her ne kadarda bize taziye mektupları gönderseler ve bizimle teröre karşı iş birliğine gitmeye hazır olduklarını ifade etseler de, başta Amerika, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler olduğunu biliyoruz.
Yıllarca ülkemizde terör örgütü kurup yöneten ve teröristlerini Emniyet güçlerimiz içine hatta İstihbarat teşkilatlarımızın en kutsal mevkilerine kadar yerleştiren hain ve satılmış Fethullah Gülen hala elinde olmasına rağmen bizi oyalayan Amerika, hiç şüpheniz olmasın ki, bu vahşetin arkasındaki stratejik ve ekonomik güçtür. Bu vahşeti yapan 4 örgüttür. Hiç kimse bu örgütün sadece IŞİD’in işi olduğunu iddia etmemeli. Bu örgütler: a) DEAŞ, b) FETÖ, c) PKK, d) THKPC.
Evet; bu olayı yapan DEAŞ a mensup bir teröristtir, buna sözümüz yoktur. Ama bunlara Suriye de silah ve mühimmat verenler Amerika'nın gizli örgütleri değimli? Yine düşünün ki, Amerika devlet başkanı, önce bizdeki darbe girişiminde sonrada Suriye de kaybedince demişti ki, "artık meydanın bilmediği saldırılar olacaktır." İşte bu İstanbul-Ortaköy'de olan saldırıda, bu yazıyı yazdığım saatlerde Bağdat'ta olan saldırıda, aynı gün Somali de olan saldırıda bu tür saldırılardır.
Ortaköy deki terörist, gece kulübü ne girdiği anda bir panik bombası atıyor, basınçtan ve sesten korkan insanlar yatıyor, taramaya başlıyor, belli bir süre sonrada ikinci bombayı atıyor, insanlar şaşkın ve basınç altındalar, o vicdansız kan emici taramaya devam ediyor. İşin en ilginç yanı ise: bu kalleş kan emicinin kullandığı bu iki bomba ve kaçarken tekrar şaşkınlık yaratsın diye attığı üçüncü bomba, AMERİKAN ÖZEL KUVVETLER BİRLİKLERİNİN REHİNE KURTARMADA KULLANDIĞI "FLASH BANG" ADLI BOMBA. Bu bomba Amerika özel kuvvetlerin envanterinde var. Bence devlet yetkilileri bir sorsalar bu bomba kimin diye? Amerika ne cevap verecek acaba çok manidardır.
DEAŞ'a bağlı teröristler olayı yapıyor ve çekiliyor. Devreye FETÖ giriyor, gerek hala var olan gizli sempatizanları, gerek kendilerinden medet uman medya teşkilatları, gerekse de sosyal medyada ki taraftarları hücuma başlıyorlar. Bunu anlıya bilmek için sade sosyal medyaya bakmanız yeter ve artar bile. En çok birliğe, diriliğe, morale ve sağduyu ya ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde bile devleti ve onu yönetenleri küçük düşürmek kime ne kazandırır, bizim ümitsizliğe ve yese kapılmamızdan başka?
burdan sonra devreye, PKK VE DHKP-C örgütleri giriyorlar. Kahve haneleri, Pasta haneleri ve benzeri yerleri gezerek nutuklar atmaya halkımızı isyana ve başkaldırıya davet ediyorlar. Yani dışarıdaki patronlarının taraflarına hizmete devam ediyorlar. O kadar organize ve pür dikkat çalışıyorlar ki, aynı dakikalarda bir günahsızı ve habersizi, Ortaköy deki katliamın faili yapıp seyre başlıyorlar. Bunu o kadar organize yaptılar ki, Ortaköy katilinin kaçmasına zaman kazandırdılar.
Sonuç olarak: biz büyük ve güçlü devletiz ve bu kara günlerinde sonunu getirecek kadar inançlıyız. Yeter ki, birlik ve dirilik içinde ajistasyonlara kanmadan akli selim düşünelim ve günlük hayatımızı aynen dün yaşadığımız gibi yaşayalım. Terörün tek amacı belli korkutmak ve yıldırmak. Korkmadan ve yılmadan dimdik yaşamak zorundayız. Buna her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Unutmayınız ki, bu teröristler içimizde de, hatta yanı başımızda olabilirler, bize düşen yurttaşlık vazifesi bu gibi şahısları GÜVENLİK GÜÇLERİMİZE BİLDİRMEKTİR. Bu hepimizin asli görevidir.