Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberleri | Samsunspor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız

Genel

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bize 'Erdoğan bu şekilde konuşmamalı' diyorlar. Ne yapmalı, alkış mı tutmalı? Biz zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Temsilci Genç Buluşması ve TRT Spor Yıldız Tanıtım Programı'na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Aramızda ülkemizin 81 vilayetinin yanı sıra KKTC’den gelen gençlerimiz bulunuyor. Sizlerin nezdinde milletimizin her bir ferdinin 19 mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ediyorum. Gazi Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919'da Samsun’a çıkışıyla yakılan istiklal meşalesi dalga dalga tüm Anadolu’yu sarmış, Cumhuriyet’in kuruluşuyla nihai hedefine ulaşmıştır. Samsun’a 102 yıl önce ayak basan öncü kadronun Ankara’daki Büyük Millet Meclisi’ne kadar uzanan kutlu yürüyüşünde verilen her mesaj, ya istiklal ya ölüm kararlılığının ifadesidir.

Böylesine önemli bir sembolün gençlerimize emanet edilmesi, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını sizlerle birlikte yürütme kararımızın isabetini gösteriyor. Bin yıldır her karış toprağını alın terimizle, gerektiğinde kanımızla sulayarak vatanımız haline getirdiğimiz bu topraklardaki mücadelemizin devam edeceği anlaşılıyor. Bundan bir asır önce sınırlar Balkanlardan Kafkaslara ve Kuzey Afrika’ya kadar uzanan Osmanlı’yı yıkmakla yetinmeyenlerin Anadolu’yu da milletimize mezar etme hevesini kursaklarında bırakmıştık.

"TÜRKİYE 21. YÜZYILIN LİDER ÜLKESİ OLARAK KÜRESEL SİSTEMDE HAKETTİĞİ YERİ ALACAKTIR"

Cumhuriyetimizin kuruluşunun ardından da ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, kardeşliğimize, geleceğimize yönelik saldırılar çeşitli kisveler altında hep sürmüştür. Ülkemize yönelik tehditler kimi zaman milletimizi medeniyetinden, tarihinden, kültüründen, değerlerinden koparma gayretleri, kimi zaman terör örgütleri eliyle doğrudan varlığımıza saldırılar şeklinde ortaya çıkmıştır. Demokraside ve ekonomide geri kalmışlığı bize dayatanlar bu uğurda vesayetten darbelere, köken ve mezhep gerilimlerinden provokasyonlara kadar her yolu ve yöntemi denemişlerdir.

Türkiye’nin başlattığı her demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünü kesenler, bilerek veya bilmeyerek bu sinsi oyuna hizmet etmişlerdir. Hamdolsun 19 yıldır sağladığımız istikrar ve güven iklimi sayesinde ülkemiz her alanda kendi gerçek potansiyelini hayata geçirme imkanına kavuşmuştur. Bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı olarak, kabul ederler veya etmezler, kabul edilen Türkiye, halen içinden geçmekte olduğu kritik süreci başarıyla tamamladığında inşallah 21. Yüzyılın lider ülkesi olarak küresel sistemde hak ettiği yeri alacaktır. Bir asır önce Kurtuluş Savaşı’mızı vermemiz ve yeni devletimizi kurmamız nasıl kolay olmadıysa, yürüttüğümüz bu tarihi mücadeleyi zafere ulaştırmamız da elbette kolay olmayacaktır.


"10 MAYIS GÜÇLÜ DURUŞUN SEMBOLLERİNDEN BİRİDİR"

Milletimiz Anadolu’da özgürlük mücadelesi verirken aynı günlerde birileri de ülkeyi yabancı güçlere teslim etme hesabı yapıyordu. Bugün de sınırlarımızı terör koridoruyla kuşatmak, ekonomimizi sinsi tuzaklarla çökertmek, kirli yöntemlerle milli iradenin arkasından dolaşma hesabı yapanlar da bulunuyor.

Dün nasıl silahını bize doğrultan düşmanlarla birlikte içimizdeki gaflet ve dalalet ehline rağmen mücadelemizi başarıya ulaştırmışsak bugün de aynı azme ve kararlılığa hep birlikte sahibiz. 19 Mayıs'ı işte bu güçlü duruşun sembollerinden biri olarak görüyoruz. Salgın şartları sebebiyle diğer pek çok önemli günümüz gibi 19 Mayıs’ı da arzu ettiğimiz coşkuyla geçirememenin üzüntüsü içindeyiz. Buna rağmen mevcut şartlar çerçevesinde, 19 Mayıs heyecanını yaşamak için her türlü gayreti göstermekten geri durmayacağız. İnşallah bu akşam saat tam 19.19'da, Türkiye’nin her yerinde vatandaşlarımızla birlikte balkonlarımıza, kapı önlerine çıkıp yürekten gelen bir sesle İstiklal Marşımızı okuyacağız.

 Bugüne gelene kadar nice tehditlere, saldırılara, tuzaklara göğüs geren, nice karanlık senaryoları yırtıp atan milletimiz 19 Mayıs vesilesiyle istiklaline, istikbaline, milli iradeye, demokrasiye, her alandaki hakkına ve hukukuna sahip çıkma azmini tüm dünyaya bir kez daha haykıracaktır. Bir milletin esaret zincirlerini parçalama kararlılığının ilk adımı olan 19 Mayıs'ın gerçek anlamını kavrayabilen, ruhuna nüfuz edebilen, mesajını çözebilen herkesin 2023 hedeflerimize, emanetimiz olan 2053 vizyonumuza dört elle sahip çıktığını inanıyorum. Sevgili Ceylan'ın da ifade ettiği gibi 2053-2071 inşallah onların kucakladığı bir zafer olacak.

"HAKLININ GÜÇLÜ OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ BİR DÜNYAYI KURMAK İÇİN TÜRKİYE VAR"

Asırlarca ecdadımızın adalet ve güvenlik şemsiyesi altında huzurla hayat sürdürülen yerlerin çoğunda bugün zulüm, çatışma, kin, nefret kol gezmektedir. Üstelik saçtıkları fitne tohumlarıyla bu kötü manzaranın ortaya çıkmasına sebep olanlar, kurtarıcı edasıyla çok daha büyük yıkımlara yol açmaktan da geri durmuyorlar.

 
2. Dünya Savaşı'nın ardından Filistin topraklarında başlayan katliamlar, sürgünler, baskınlar ve haydutluklar son haftalarda yeniden zirve yaptı. Herkesin gözü önünde, çoğu çocuk ve kadın yüzlerce masum insan teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürülüyor. On binlerce insanın evleri başlarına yıkılıyor. Dünyaya demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik vaazı veren uluslararası kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessizce seyrediyor.

Öbür taraftan bize de ne diyorlar, 'Erdoğan bu şekilde konuşmamalı.' Ne yapmalı, alkış mı tutmalı? Biz zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız. Zira biz 'zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.' diyerek yola çıktık çünkü biz kanayan bir yarayı gördük mü ciğerimiz yanar. Hanzala'yı şehit edenleri biz alkışlayamayız. İşte Filistin'de gördüğünüz gibi 8 yaşında, 10 yaşındaki çocuk... Babası, annesi, kardeşleri şehit ediliyor. O çırpınarak, ağlayarak onların arkasından gidiyor ve şu ifadeye bakın, 'Baba yolun açık olsun.' Bizim de babası için, şehadete kavuştuğu bu yolculukta 'Yolun açık olsun.' diyecek kadar şuurumuz var. Biz de o yavruyla beraber bu şehadet yoluna çıkanlara 'yolunuz ve yolumuz açık olsun.' diyoruz.

Birileri şöyle demiş böyle demiş, onlar bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren eğer hak, adalet, demokrasi diyorsak gereğini yapacağız. 'Güçlüyüm öyleyse haklıyım', hayır güçlü her zaman haklı diye bir şey yok. Haklının güçlü olduğuna inandığımız bir dünyayı kurmak için Türkiye var.


"FİLİSTİN ŞEHİRLERİNDE ÖLEN ÇOCUKALR DEĞİL, İNSANLIĞIN BİZATİHİ KENDİSİDİR"

Kudüs'te, Gazze'de ve diğer tüm Filistin şehirlerinde ölen çocuklar değil, insanlığın bizatihi kendisidir. Yıkılan evler Filistinlilerin değil insanlığın başına çökmektedir. Bugün İsrail'in zulmü altında inleyen masumların feryatlarına kulak tıkayanlar, hakları alçakça çiğnenen mazlumları görmezden gelenler, aslında kendi felaketlerinin zeminini hazırlamaktadır. Medeniyetimizin ve ecdadımızın bize emri, zalime karşı çıkmak, mazluma kol kanat germektir.

Gençlerimizle birlikte kapımıza sığınanlara veya elimizin ulaştığı tüm mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Şayet zulme direnmek ve mazluma sahip çıkmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten asla çekinmeyeceğiz. Uğrunda gözümüzü kırpmadan ölümün üzerine gitmekte bir an bile tereddüt etmediğimiz, bayrağımızda ve ezanımızda sembolleştirdiğimiz değerlerimiz bunu gerektiriyor.

"BU TARİHİ MÜCADELENİN EN GÜÇLÜ KAYNAĞI GENÇLERDİR"

Eğer bugün Kudüs'te yaşananlara sessiz kalırsak yarın sıranın diğer mukaddes şehirlerimize de geleceğini biliyoruz. Eğer bugün Filistin'deki, Suriye'deki, Irak'taki, Libya'daki, Karabağ'daki, Türkistan'daki kardeşlerimizin başlarına gelene sessiz kalırsak, yarın aynı zalimlerin bizim kapımıza da dayanacağını çok iyi biliyoruz.

Eğer bugün tarihin üzerimize yüklediği sorumlulukların gereğini fedakarca yerine getirmezsek, üzerinde yaşadığımız toprakları bize zaten çok görenlerin yarın tepemize bineceğini de biliyoruz. Bugün nasıl doğrudan ülkemizi hedef alan PKK'sından FETÖ'süne ve DEAŞ'ına terör örgütlerinin hepsinin tepesine biniyorsak bölgemizi kana ve ateşe bulayanlara karşı da mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

Eğer bugün Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Bestler Dereler'de varsak bütün bunların sebebi, bu ülkenin istikbali ve istiklali içindir. Bugün nasıl demokrasimize, ekonomimize, hedeflerimize saldıranlara eyvallah etmiyorsak, kardeşlerimizi hedef alan zulme de aynı şekilde karşı çıkmayı sürdüreceğiz. Hiç şüphesiz bu tarihi mücadelede en büyük güç kaynağımız gençlerimizdir.

Kaynak: trthaber.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.