banner388
banner390
banner410


Okullar açıldı. Çocuklarımız okullarına başladı. Ancak bazı çocuklar için okula başlamak, anneden, evden ayrılmak diğer çocuklara nazaran hiç de kolay olmadı. Sabahları uyanmak, yataktan kalkmak istemediler. Okula ağlayarak gittiler. Okula gitse bile annesinin ya da babasının yanından ayrılmasına izin vermediler. Neydi peki bu durumun sebebi? Bunun sebebi bizim ayrılık (seperasyon) anksiyetesi dediğimiz,  anne, baba ya da diğer bağlanma nesnelerinden ayrılmaya ilişkin aşırı kaygı duyma olarak  tanımlanan bir bozukluktur. Bu durum yalnızca çocuklara özgüdür. Bu kaygı, bağlandığı kişiye zarar gelebileceğine veya çocuğu sevdiği kişiden ayıran bir takım felaketlere yönelik gerçekle ilgisi olmayan ve sürekli bir endişe durumudur. Ayrılık anksiyetesi bozukluğu olan çocuklar ayrılık söz konusu olduğunda abartılı tepkiler gösterirler. Bu çocuklar aşırı kaygılıdırlar. Ağlama ya da öfke nöbetleri yaşarlar.  Çoğunlukla ailenin ya da öğretmenlerin tesellileri çocuğu rahatlatmaya yetmez. Çocuğun ifade ettiği korkular, kendisinin ya da ailesinin başına kötü bir şey geleceği, sevdiği birinin zarar göreceği ya da ayrılığın sürekli olacağı yönündedir. Huzursuz ve tedirgindirler. Ayrılmaya karşı direnç gösterirler. Annenin bacağına, eteğine, koluna yapışıp onu bırakmazlar. Okula gitmek istemezler. Diğer yandan bağlılık figürü olmadan uyumayı istememe veya reddetme; ayrılık konulu kâbusların tekrar tekrar ortaya çıkması ve ayrılık durumunda aşırı rahatsızlık veya fiziksel belirtilerle kendisini gösterir. Özellikle okula gitme söz konusu olduğunda karın ağrısı, bulantı, baş ağrısı gibi çok çeşitli bedensel yakınmalar ortaya çıkar.

Kaygı genellikle bulaşıcıdır. Hemen hemen bütün çocuklar, özellikle de erken çocukluk döneminde bir miktar ayrılık kaygısı gösterirler. Altı ay ile üç yaş arasında ayrılık kaygısı gelişimin normal bir parçası iken, bu yaştan sonra işlevselliği bozan ve aşırı sıkıntı yaratan ayrılık tepkileri ayrılık kaygısı bozukluğu olarak ele alınmalıdır. Bu sebeple tanı konulmadan ve müdahale edilmeden önce belirtilerin yaş dönemi özelliği olup olmadığına bakılmalı ve en az iki haftalık bir süre ile devam edip etmediği gözlenmelidir. Üç yaşından önce tanıdık olmayan kişiler, olaylar ve durumlar karşısında belirgin duygusal kısıtlanma, ürkeklik, çekingenlik ve fizyolojik uyarılmışlık durumu gösteren çocuklarda ileride kaygı bozuklukları ve ayrılık kaygısı bozukluğu artmaktadır. Ayrıca erken çocukluk döneminde bebek ile ona bakım veren kişi arasındaki güvensiz bağlanmanın çocukta anksiyete bozukluğunun ortaya çıkmasında önemli bir etken olduğu da bilinmektedir. Kaygı bozukluğu yaşayan çocukların ailelerinde  kaygı bozukluğu öykülerinin bulunması, bu hastalığın genetik yatkınlıkla bir ilgisi olduğunu düşündürmektedir.

Okul korkusu olan çocuğa yaklaşım nasıl olmalıdır?  Çocuğa bağırmak, kızmak, eleştirmek son derece yanlıştır. Bu yaklaşımın problemin çözümüne de hiçbir olumlu katkısı yoktur. Çocuk anlaşılmadığını hissetmekte ve zaten yoğun bir kaygı yaşamaktadır. Çocuğun okula gitmesi için zorlanması ya da baskı yapılması, hatta ceza verilmesi var olan sorunları daha da artıracaktır. Günlerce, hatta aylarca okulun, ya da sınıfın kapısından ayrılmayan annelerin tutumu da son derece kaygı verici ve yanlıştır.Peki okulun açılış günü kesinlikle okula gitmeyi reddeden bir çocuğa karşı yaklaşımımız ne olmalı, nasıl davranmalıyız? Eğer önceden çocuğa okul anlatıldıysa, hatta okulu, öğretmeni tanıması sağlandıysa, kararlı ve destekleyici bir tutum sergilemek yapılacak en doğru davranıştır. Yani, okula her durumda gidilecektir. Anne babanın kararlı tutumu, bu noktada çok önemlidir.  Çocuğun anne ya da baba ile gitmesi ve zorlamadan, yavaş yavaş okula alışması sağlanmalıdır. Okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve ailenin işbirliği sıkı olmalıdır. Öğretmenin güven verici ve zorlayıcı olmayan tarzı da ayrıca önemlidir. Korkutma, tehdit, şiddet, yargılama kullanılmamalıdır. Çocuk, onu rahatsız eden bir duruma karşı duygusal bir tepki vermektedir. Bunu fark edip, onu anlamaya çalışmak en doğru yaklaşımdır. Çocuğu, yaşadığı kaygı ve korkuyu anlamaya çalışmak ve çocukla empati kurmak gerekir. Okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğunu bulup, bu sorunun çözülmesi için çaba gösterilmelidir. Çocuğa, bu sorunun tüm aileyi ilgilendirdiği, sadece çocuğun sorunu olmadığı hissettirilmelidir. Bunun için aile, bir uzmandan yardım istemeli ve profesyonel destek almalıdır.  
 
 
 
 
 
 
 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.